Geçenlerde Soros'un bir röportajına tesadüf ettim.
O mel'un yüzüne tahammül edemesem de "dur bakalım ne diyor" diyerek bir süre dinledim.
Yıllardır renkli devrimlerin arka planında duran, kışkırtıcı, baştan çıkarıcı, hatta düpedüz fesat üreten aynı kalıpları tek bir kelimesini bile değiştirmeden tekrar ettiğini görünce irkildim.
İki binli yıllardan bu yana kan gölüne çevirdiği Ukrayna için yine "özgür dünyanın ön karakolu" ifadesini kullandı.
Oysa bu söylem artık kimseyi ikna edemeyecek kadar bayatlamış durumda.
AYNI CÜMLELER, ÇÖKEN BAĞLAM
Soros'un dili, renkli devrim yıllarının siyasal atmosferine hitap eden eski bir mobilizasyon diliydi.
Çok kan akıtmasına rağmen o dönem işe yarıyordu; çünkü Batı'nın ekonomik özgüveni yüksekti, finansallaşma genişliyor, büyüme rakamları borçla makyajlanıyordu.
Bugün ise aynı cümleler, yeni savaşlar için kullanılmaya devam ediyor.
Hani şu demokrasi ve otoriter rejimler var ya... Avrupa'da her geçen gün derinleşen kriz, faşizmin ayak seslerini daha da duyulur hale getiriyor.
Kıtada demokrasi iddiası içerden aşınıyor, toplumsal güven düşüyor, ekonomik kırılganlık büyüyor.
Daha iki gün önce NATO Genel Sekreteri Rutte ne dedi bakın...
"Biz de büyükbabalarımızın ve büyükannelerimizin yaşadığı savaşın boyutuna hazırlıklı olmalıyız."
Bu ifade, Avrupa'nın artık "değerler anlatısı"yla değil, çıplak bir korku iklimiyle hareket ettiğini gösteriyor.
Kıtayı yöneten siyaset, kendi halkına bile güven veremeyen bir panik hattına sıkışmış durumda.
Soros'un ezberi de işte bu olağanüstü hal psikolojisinin perdesinden başka bir şey değil.
FİNANSAL BALON VE REEL EKONOMİ
O mel'un aslında gündeme bile alınmamalı. Ama ezberlerden dönüş olmuyor. Özgürlük, demokrasi, insan hakları söylemleriyle oluşturulan finansal sömürü düzeninin bugün yaşadığı büyük bir kriz varken, kimileri hala onun oluşturduğu parametreleri kullanmaya devam ediyor.
Evet bugün finansal balon, ekonomiyi rant sistematiği içine hapsetti ve özellikle batı ekonomileri üretim bantlarını bir bir kaybediyor. Eskiyen alt yapı sorunu finansal balon yüzünden çözülemiyor. Dolayısıyla batıda sistemler -sıkı durun- her geçen gün otoriterleşiyor.
Doğu ve batı ekonomileri karşılaştırıldığı zaman da aslında hikâye başka bir tecilliyi bize anlatıyor.
Bugün dünyanın ağırlık merkezi doğudaki reel ekonomiye kaydı. Enerji, maden, tarım, sanayi, tedarik zincirleri...Bunlar ülkelerin gerçek kapasitesini belirleyen ana unsurlar hâline geldi.

9