İran muhipleri İsrail'e nasıl hizmet ediyorlar

İsrail'in 1 Nisan'da İran'ın Şam'daki diplomatik temsilcilik binasına düzenlediği saldırıya karşı İran dün bir misilleme yaptı.

Bu saldırı ile İran devlet olarak tarihinde ilk defa İsrail'e doğrudan bir operasyon gerçekleştirmiş oldu.

İki gündür ayrıntılar tartışılıyor.

Bizim İran muhipleri, belki de Fars milliyetçilerinden daha çok zafer çığlıkları attılar.

Oysa, bu operasyonun da sonuçları bakımından eskiden vekilleri aracılığı ile düzenlediği operasyonlardan, en azından Gazzeliler açısından hiçbir farkı olmayacağı kesin.

Çünkü, biz, Gazze'nin ve Gazzelilerin İran açısından taktik aparattan başka bir özelliğe sahip olmadığını biliyoruz.

Ortada kazanılmış bir zafer falan yok.

Ne var ki, İran üzerinden gelişen her bir olaydan hareketle Türkiye'ye cephe açan İran muhiplerinin İran- İsrail ilişkisinin ortak teolojik zemininden hareketle, İsrail'e nasıl hizmet ettiklerini ortaya çıkarmanın zamanın geldi de geçiyor bile.

Bir kere şunu ortaya koyalım:

İran rejimi, Amerikan hegemonik düzeni yani Amerika'nın tesis ettiği uluslararası hukuk sistemi içinde şekillenmiştir.

Aynı şey İsrail için de geçerlidir.

Bizim tezimiz şu...

Gerek İran'ın gerekse İsrail'in birbirlerini meşruiyet devşirecek denge unsuru olarak görmeleri, her ikisinin de devletten ziyade örgüt gibi davranmalarıyla alakalıdır. Söz gelimi, Türkiye'nin İran ve İsrail ile kurduğu ilişki ise hukuki bir niteliğe sahiptir. Ne var ki muhatapların Türkiye'ye karşı geliştirdikleri refleks teolojiktir.

Siyonizm'i çok yazdık.

Avrupa gettolarında devşirilen ötekilik psikolojisi ve Yahudi entegrizmine dayanan, mesiyanik bir düşünce üzerine yükselmiş ırkçı bir ideolojidir. Dolayısıyla devleti kurumsallaştıran hukukun yerine entegrist bir inanca dayanan ideolojik örgütsel yapıdır İsrail. Onun için devlet gibi hukuk tesis etmek yerine örgüt gibi kuralsız şiddet üretir bol bol. Aslında batılı devletlerin krize girdikleri anda Siyonist kapanına yakalanmalarının arkasındaki sebep de İsrail'in örgüt dinamizmiyle de alakalıdır. Çünkü örgütler, hukuk krizi baş gösterdiğinde etkinliklerini artırırlar, devletleri kurdukları kapanlarla avlarlar.

Aslına bakılırsa aynı radikallik İran için de geçerlidir.

İran için iki bin yıllık bir geleneğe sahip olduğu söylenir.

Geçen yazımızda dile getirdik... Bu galat-ı meşhurdur sadece.

Zira İran da İngiliz jeopolitik tasarımı üzerinde tesis edilmiş bir ülkedir ve buradaki iktidar da her ne kadar şah namı ile anılsa da nihayetinde tarihten kopuşu olan modern bir niteliğe sahiptir. Devrim sürecinde bu kopuş, hafızasızlık üzerinden daha da derinleşmiştir.

Şöyle ki...