İngiliz jeopolitiğinde Rusya-Çin yakınlaşması

Tarihçi Arnold Toynbee, 1976'de yayınlanan "Mankind and Mother Earth: A Narrative History of the World" adlı eserinde "...dünya hakimiyetinin dümeni Amerika'dan Asya'ya geçecek" demişti.

Bugün doğu-batı gerilimi üzerine konuşacaksak...

Amerika'ya karşı Rus-Çin yakınlaşmasını doğru zemine oturtacaksak...

Yaşadığımız jeopolitik sıkışmaları da anlamak istiyorsak...

İngiliz aklının ne söylediğine bakmakta fayda var.

İngiliz aklı demek, imparatorluk muhayyilesi ve dolayısıyla modern dünya demek.

Büyük Britanya İmparatorluğunun sömürgecilik stratejileri anlaşılmadan, modern dünyanın temelini oluşturan ekonomi-politik ve jeopolitik düzen de anlaşılamaz.

Yani müesses nizamın zeminindeki akıl İngiliz'in.

Amerika, bir kaba kuvvet olarak bu zemin üzerinde duruyor.

Tesis ettiği sözde düzenin köksüzlüğünün sebebi de bu.

Aynı kitabında "Amerika'nın dünya üzerindeki hegemonyasının ömrü kısadır, akıbeti tıpkı Moğollar gibi olacaktır" diyen, İngiliz aklının tarih diliyle temayüz eden Toynbee'nin sözlerini itibar etmekte fayda var.

"Bu kadar eskiye gitmenin ne anlamı var" denilebilir. Saygı duyarım.

Ama bugün yaşadığımız süreci anlamak için iç içe geçmiş birkaç döngüyü birlikte değerlendirmek zorundayız.

Onun için şunun altını bir kere daha çizelim...

Bugün her ne yaşanıyorsa yaşansın, İngiliz sömürgeci aklı tarafından tesis edilen jeopolitik zemin üzerinde yaşanıyor.

Ekonomi-politik de yine aynı sömürge aklı tarafından tasarlanan liberal evrenin teorileri üzerine yükseliyor.

Putin'in Çin ziyaretinden "Batı bloğuna karşı Doğu bloğu oluşuyor" aşırı yorumu yapanların ıskaladığı konu da burası.

Temel soru şu...

Planlamacı ekonomilerin hüküm sürdüğü, bir noktada istikrar dönemi diyebileceğimiz sürecin ifadesi olan "blok" gibi, soğuk savaş kavramlarıyla, deregülasyon politikaları aracılığıyla istikrarsızlaşmış bir dünyayı analiz etmek mümkün mü

Kaldı ki, Batı'da bir bloktan ziyade, neoliberal politikalarla düzeni bozulan ve Ukrayna savaşı ile birlikte de ekonomik ve siyasi olarak Amerika'ya bağımlı hale gelen, hatta vassala dönüşen Avrupa'yı, nasıl konumlandıracağız