Kâinatı saran muazzam bir ağ
Bütün kâinatı saran muazzam bir iletişim ağı var. Denizlerden bulutlara, topraktan bitkilere, karıncalardan yıldızlara kadar her şey birbiriyle haberleşiyor. Hatta kuantum fiziğine göre, atomun içindeki zerreler bile bir düzen ve denge içinde birbirine mesaj gönderiyor. Yani kâinatta kopukluk yok; her şey birbiriyle iletişim halinde ve kendine mahsus dillerle konuşuyor.
Eğer Cenab-ı Hakk'ın emir ve iradesi, ilham ve talimatı bir an gölgelenseydi, ne bir arı yolunu bulabilirdi, ne de bir elektron ya da gezegen yörüngesinde kalabilirdi. Zerrelerden yıldızlara kadar her şeyden Âlemlerin Rabbine zikir ve dua yükselir; oradan da ilham, emir ve talimatlar gelir.
Teknoloji: İlâhî nimetin yansıması
İnsanlık bu İlâhî iletişimi çözmeye, anlamaya çalışıyor. Bugün teknolojiyle ulaştığımız noktada, sadece birkaç yılda üretilen bilgi ve iletişim miktarı, insanlık tarihinin tamamında üretilenden kat kat fazla. Basın, yayın, internet, sosyal medya... Hepsi, aslında varlıklar arasındaki o büyük iletişimin bir yansımasıdır.
Metallerden elektronlara, hava zerrelerinden atmosfere ve uzayın yapısına kadar her şey bu iletişime uygun yaratılmıştır. Evet, bu teknoloji, Yaratıcının insana verdiği büyük bir nimettir. Ve her nimet gibi, şükür ister.
Nimetin şükrü: Büyük iletişime katılmak
Bu nimetin şükrü, kâinattaki o büyük iletişimi fark etmek ve o ağa şuurlu bir şekilde, bütün kabiliyetleriyle, insaniyete layık bir tarzda dâhil olmaktır. Hatta eşref-i mahlûkat olan insan, bu özelliğiyle kâinatı saran iletişim ağının merkezindedir ve bir santral olmalıdır.
Ağzımızdan çıkan ses dalgalarından gökyüzündeki radyo dalgalarına kadar her şey, O'nun ilim ve kudretinin bir tecellisidir. İletişimin en mükemmel biçimi ise konuşmaktır. Kur'ân-ı Kerîm'de "İnsana beyanı öğrettik" buyrulur. Bu ifade, konuşmanın sadece insanlar arasında değil, insanla Allah arasında da bir köprü olduğunu hatırlatır.

7