Vatan ve millette istikrar

İnsanların ilk tanışması; bir yerde karşılaşıp, ismen ve birbirini şeklen tanımaktan ibarettir. Fakat dostluk başladıktan sonra, karşılıklı birbirini etkileyerek, atasözünün, "Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" dedirten tanıması da vardır.

İnsanlar, kendilerini de, çoğu zaman aynaya baktıkları zamanki kadar şeklen tanır, o görüntüyü güzelleştirmek için uğraşırlar. Oysa tanımadığı bir alet alacak olsa, "Bu alet ne, niçin yapılmış" diye soran insan, "Beni yaratan niçin yarattı" sorusunu sorup, Allah'ı ve kendinin yüce fıtratını bilmeden, o güne kadar bildiklerinden gerektiği gibi yararlanması mümkün değildir.

Bütün mahlûkattan üstün yaratılan insan kendini, varlık nedenini, gayesini tanımazsa, üstünlüğü bir şeye yaramadığı gibi, herhangi bir mahlûkun değerine dahi sahip olamaz. Ne bir kuzu, ne de bir kurttur. Hatta hiçbir mahlûk, kendi ırkına kötülük yapan, tuzak kuran ve öldüren değilken, bu imtihan dünyasında insanların çoğu, yalnız birbirine karşı, "kendi çıkarı" nasıl bir kötülük gerektiriyorsa, onu yapıyor. Bilgisini, yüce insani değerlerini kendi çıkarlarına köle yapıyor. Yaratan Allah'a iman, insani yücelikleri bilmek ve gereğini yapmak en öncelikli bilinmesi gereken bilgiler ve sorumluluklardır. Yani insan için, "İlmin başı Allah'ı bilmektir".

Nitekim Allah, kulunu çaresiz bırakmamış, ecdadımız olan ilk insan Hz. Adem ve Hz. Havva validemizle başlayan bu temel bilgiler, iman ve ahlak olarak, insani yüceliğin değişmeyen ve değiştirilemeyecek değerleri olarak Peygamberler zinciri ve son Peygamberden itibaren, Kur'an-ı Kerim'le devam etmektedir. Müminler, bu değerleri hiçbir baskı ve çıkar için olmaksızın bilerek, inanarak yaşayan; yalan ve kötülükten uzak kalıp; iyilik için gayret eden kimselerdir. "Suçsuz bir insanı öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibidir" diye düşünür. "Sözünde fayda varsa söyle" der. Mehmet Akif Ersoy, bu gereği şöyle ifade eder: "İmandır o cevher ki, İlahi, ne büyüktür.İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür."

İyilik için olduğu gibi kötülük için de küçük büyük ayrımı yapmadan kötülükten sakınıp, iyiliğe koşmak gerekir. En büyük iyiliklerden bir tanesi, özellikle demokrasi döneminde vatan ve millete hizmet etmek ve bunu istikrarlı bir şekilde yapmaktır. Devlette istikrarın temeli anayasaya dayanır. Maalesef birçok demokratik ülkede anayasalar darbeler tarafından yapılmıştır. Demokratik sistemde milletler, parti çokluğu ve ayrışmasıyla anayasa yapamıyorlar. Onun içindir ki, birçok demokratik ülkede, milletin istikrar kazandırdığı bir yönetim, eşkıyayı idam edemez. Fakat bir darbe, bir iki sene içinde, on sene milletin reyiyle iktidar olmuş bir başbakanı darağacına götürür. İlk defa bir ülkede yüzde elli iki oyla seçilmiş bir cumhurbaşkanını, bu cumhurbaşkanlarının bakanlarından biri darbe yaparak, onun öldürülüşünü televizyondan tüm dünyaya seyrettirir.