Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, ABD Başkanı Donald Trump'ın davetlisi olarak Beyaz Saray'a tarihi bir ziyaret gerçekleştirdi. ABD'nin yaptırım listesinde "küresel terörist" olarak anıldığı dönemin hemen ardından, Ahmed eş-Şara Beyaz Saray'ın konuğu oldu. 1946'dan beri Beyaz Saray'da ağırlanan ilk Suriye Cumhurbaşkanı olma unvanını da kazandı.
Ziyaretin tarihsel ve sembolik öneminin yanı sıra masada birçok gündem maddesi bulunuyordu: "Suriye'nin DEAŞ'a karşı koalisyona katılımı, İsrail'le muhtemel bir güvenlik anlaşması, Amerikan yaptırımlarının kaldırılması ve SDG'nin entegrasyonu gibi kritik konular..."
Washington'da yapılan Trump – Ahmed eş-Şara görüşmesi, yalnızca iki liderin el sıkışması değil; Suriye'nin ve bölgenin geleceği, emperyal düzenle mesafenin yeniden tanımlanması açısından da düşündürücüydü. Kurulan bu temas, sadece bir diplomasi manevrası değil, aynı zamanda bir muhasebeyi de beraberinde getirdi.
Trump'ın, iç politikada elini güçlendirecek bir "barış" fotoğrafına, bölgede Amerikan varlığını meşrulaştıracak bir "yeni ortak" arayışına ihtiyacı vardı. Ahmed eş-Şara ise, yıllardır kuşatma altında tutulan ülkesinin nefes alabileceği bir alan açmak istiyordu.
Bu açıdan bakıldığında, görüşme iki taraf için de bir fırsat olarak görülebilirdi; ama ciddi riskler de taşıyordu. Fırsat, bölgesel tecridin kırılmasıydı; risk ise, emperyal bir sistemin yeniden kendine alan açması ve meşrulaşması… Sürecin Siyonist İsrail'in memnun olabileceği bir yöne evrilmesi de Şara açısından büyük risklerdendi.
Masada konuşulan başlıklar açık görünse de asıl mesele satır aralarındaydı. "Terörle mücadele", "bölgesel istikrar", "ekonomik normalleşme" gibi ifadeler, alışıldık diplomatik söylemlerdi.
Ama bu cümlelerin altında yatan küçük notlar asıl geleceği belirleyecek nitelikte görülmeli. Suriye'nin yeniden inşasında aktif sermayenin kimliği, askeri üslerin geleceği, İsrail'le normalleşme ve Filistin meselesinde sessizlik talebi… Tüm bunlar, bugüne kadar uğruna savaşılan değerleri ve bağımsızlık ilkesini sınayan adımlar olarak okunabilir.
Görüşmenin sonuçlarına ilişkin yansıyanlara göre, Suriye'ye yönelik bazı yaptırımların kaldırılması, insani yardımların yeniden düzenlenecek olması ve diplomatik kanalların açılması olumlu görülebilir.
Ama uzun vadede tablo o kadar da net değil. Çünkü bu kazanımlar, yüksek bir bedel gerektiriyor. Küresel sistemin çizdiği sınırlar içinde elde edilen her kazanım, bazen iradenin teslimi anlamına gelebilir. Bu açıdan bakıldığında yeni Suriye yönetimi büyük bir imtihan veriyor.
Peki, tüm bu gelişmeler Şara'nın temsil ettiği çizgiden uzaklaşması olarak değerlendirilebilir mi Amerikan emperyalizmine doğru kayışın ilk işareti görülebilir mi
Fotoğraflar, siyasetin en sessiz ama en güçlü dilidir. Trump'la verilen samimi pozlar, siyonist katil Mast'la aynı karede gülümsemeler, Amerikan askerleriyle oynanan basketbol görüntüleri… Tüm bunlar, sadece sembol mü, yoksa bir yönelim değişikliğinin sinyali mi Bu durum, sadece Suriye için değil, aslında tüm İslam coğrafyası için bir uyarı niteliğinde…

6