Yarım kalan operasyon Süveyş Kanalı harekâtı (1415 Ocak 1915)

Yarım kalan operasyon Süveyş Kanalı harekâtı (1415 Ocak 1915)

Halit Kanak

Cemal Paşa, 6 Aralık 1914 tarihinde Şâm-ı Şerif'e gelerek karargâhını hâlen kullanılan ve bizimde birkaç kez konaklama fırsatı bulduğumuz Şam Palas Oteli'ne kurdu. Otelin geniş arazisine de çadırlarını yerleştirmişti. Hedefinde; Hindistan, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan gelecek kuvvetlerin önünü kesmek için Süveyş Kanalına hâkim olma fikri yatıyordu. Çünkü Süveyş tutulamadığı takdirde yüz binlerce askerle Çanakkale'ye yükleneceklerdi.(Nitekim öyle olacaktır.)

Bu harekâtta önemli rol oynayacak Teşkilât-ı Mahsûsa'nın lideri Kuşçubaşı Eşref de aldığı emir gereği Şâm-ı Şerif'e intikal etti. Eşref, birlikte çalışacakları 4. Orduya bağlı 8. Kolordu'nun Alman Kurmayları Werner von Falkenberg ile Friedrich Kress von Kressenstein'la yıldızları barışmayınca özel seçtiği seyyar müfrezelerle hazırlıklarını tamamlayarak harekete geçti.

Önce, arkadan darbe yememek için Sina Çölünün giriş kapısı El-Ariş'i emniyete aldı. Sonra verdiği müthiş gerilla savaşıyla İngilizleri Sina'nın iç taraflarına kadar süpürdü ve Kalatü'l-Nahl'dan, El-Kantara'ya kadar olan kısmı kontrol altına aldı.

Yetmedi Süveyş Kanalındaki gemi trafiğini tâciz etmeye başladı. Bu tâcizler yeri geldi o kadar yoğunlaştı ki gemi trafiği durmak zorunda kaldı. Cemal Paşa'nın ordusunun önü açılmıştı.

Cemal Paşa harekete geçebilirdi. Öyle de yaptı, haftalarca yapılan hazırlıkların tamam olduğunu görünce Ocak ayının 14'ünü 15'ine bağlayan gecesi hareket emri verdi. Cemal Paşa bu tarihte büyük bir azim ve kararlılıkla yola çıktı ve geldiği Kudüs'ten 17 Ocak 1915 tarihinde yeniden yola koyulduğunda Başkomutanlık Vekâletine doğrudan Enver Paşa'ya iletilmek üzere gönderdiği telgrafta Kanal'a doğru hareket ettiğini bildirdi. Sonra da ordusuyla, düşmandan arındırılmış Sinâ Çölünü 11 günde geçerek bir rekora imza attı. Çünkü Sina Çölünü ordularıyla geçen 3. Komutan olmuştu. (İlk ikisi İskender ve Yavuz Sultân Selim'di.)

Süveyş Kanalı'na yaklaşıldığında Cemal Paşa 25 Ocak 1915 tarihinde Başkumandanlık Vekâleti'ne gönderdiği yazıda özetle; erzak ve su meselesinin bugüne kadar pürüzsüz halde yolunda gittiğini, merkez kolunun 25 Ocak 1915 tarihinde kanalın bir günlük mesafesinde üst hazırlayacağını, 27 Ocak 1915 tarihinden itibaren kanal önünde çarpışmaların başlayacağını bildirdi.

İki günlük gecikmeyle de olsa 29 Ocak 1915 tarihinde sabahtan taarruz plânı açıklandı. Bu plâna göre; sağ kol ile Kantara istikametine doğru, merkez kol ile Ferdan-Serapyum cephesine karşı, sol kol ile Süveyş istikametinde ilerlenecek, asıl karşıya geçiş hareketini merkez kol yapacaktı. Ancak savaş gemileri geçiş güzergâhını engellememesi için asıl geçiş harekâtı İsmailiye'nin ya kuzeyindeki Ferdan bölgesine ya da İsmailiye'nin güneyindeki Tosum Serapyum bölgesine yapılması gerekiyordu.

Plan işlemeye başlamıştı. Ancak durumdan haberdar olan ve birliklerimizi izlemeye alan İngilizler günün ağarması ile taarruz bölgesine takviye düşman askerleri göndermiş, ayrıca kruvazör sayısını da artırmıştı. Bütün bunlara rağmen taarruz yapılmasına yapılmış ancak İngilizlerin cehennemî tedbiriyle karşılaşılmıştı.

Çok şiddetli çarpışmalar yaşandı. Süveyş Kanalı'nın batısına birkaç kez geçilmesine rağmen İngilizlerin direnişi kırılamadı. 3 Şubat 1915 tarihinde öğleden sonra IV. Ordu Kumandanı, Kolordu Kumandanı, Kolordu Kurmay Başkanı, Ordu Kurmay Başkanı, Ordu Harekât Başkanı, 10. Tümen Kumandanı ve Kurmay Başkanı durum hakkında değerlendirme yapmışlardı. Bu değerlendirme sırasında Alman Von Kress'in ısrarlı tutumuna rağmen Cemal Paşa çekilme emrini vermişti. Geri çekilme başladı.

Fakat İngilizler de Alman saldırılarından bunalan Fransa'nın bitmek bilmeyen yardım çağrılarına burada konuşlandırmaya mecbur kaldıkları 180 bin askerden dolayı cevap veremediler. Zâten Almanların harekâta destek vermelerinin amacı da buydu. Avrupa cephesinde karşılarında daha az düşman askeri görmek istiyorlardı.

Özellikle Eşref, İngilizlerin yoğun direnişleri karşısında günlerce çarpışmış büyük yararlılıklar göstermişti. Bununla da kalmamış, Enver Paşa'nın kendisinden istediği İngilizler hakkında istihbâri raporlara ulaşmak için, geçilemez denilen İngiliz mevzilerinin arasından Süveyş'in batısına geçerek İngiliz cephesinin arkasına sızmış (Uçan Şeyh lakabı kendisine burada takılmıştır), bizzat Teşkilât-ı Mahsûsa elemanları Eczacı Vedat (Yalıntürk), Arap Kâmil ve Münime teyzeyle görüşmüş raporları elden almış, geldiği yoldan da geri dönmüştür.

Bu görüşmelerden sonra üçü de tutuklanmış, Arap Kâmil dışındakiler herhangi bir bilgi alınamayınca serbest bırakılmışlar, sadece Eşref'le ilişkisi olduğunu söyleyen Arap Kâmil sorgulandıktan sonra Kahire'de oldukça lüks bir restoran olan James Restoran'da iki İngiliz generaliyle görüştürülmek üzere kelepçeli olarak götürülmüş ve kendisine Eşref Bey ile Cemal Paşa'ya rüşvet teklifinde bulunması istenmiştir.