Yahudiyi katlettiren ABD'den, yahudi hamisi ABD'ye..
HALİT KANAK
32 ülkenin temsilcileri ile yardım kuruluşları yetkilileri Fransa'nın kaplıcasıyla ünlü Leman Gölü kıyısında bulunan Lozan şehrinin tam karşısında ki Evian-les-Bains kasabasındaki Royal Otelde Alman yahudisi mültecilerin durumunu görüşmek üzere "Evian Konferansı" adı altında toplandığında tarihler 6 Temmuz 1938'i gösteriyordu. Toplantı 15 Temmuz'a kadar sürdü.
Amerikalı yahudileri sevince boğan konferans, ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt tarafından mart ayında talep edilmişti. Bunu istemesinin sebebi, yahudilerin hamisi ve kendiside bir yahudi olan John Davison Rockefeller ile (İngiltere de ki Rothschild ailesinin de onayı İle) yaptıkları anlaşma gereği Almanya'da Nâzi zulmünden kaçan ve kaçmaya çalışan yahudilerin Filistin'e göç etmelerinin sağlanmasıydı.
Çünkü; İngiltere dışişleri bakanı Arthur Balfour tarafından Balfour Deklarasyon'u yayımlanmış, yahudilere Filistin'de devlet kurmanın yolu açılmıştı. Deklarasyonun devamı olarak yahudi devletinin kuruluşunun sağlanması için, yahudilerin bir çöl olarak gördükleri Filistin'e zorla göç ettirilmesi idi.
(Zorlu şartlarda yaşam mücadelesi vermeye hiçkimse gitmek istemiyordu. Gidenler de kurulan kibbutzlarda çalışmaya mecbur ediliyordu. Kibbutzlar, Sovyetler Birliğindeki kolhozlardan örnekle kurulan mülkiyetin ortak olduğu ve komün yaşam tarzının uygulandığı tarıma dayalı geniş çiftliklerdi. İsrail'in kuruluş sürecinde önemli bir rol oynamışlardır. Buraya yerleştirilen göçmen yahudiler çölü ağaçlandırma, tavuk kümeslerinde çalıştırılma gibi işlere yönlendiriliyordu.
"The Mystery Of The Kibbutz- Egalitarian Principles in a Capitalist World " (Kibbutz'un Gizemi-Kapitalist Bir Dünyada Eşitlikçi İlkeler) adlı kitabında Ran Abramitzky bu konuyu derinlemesine işler.
1930'dan sonra yahudi devletinin kurulması aşağı yukarı netleşmeye başlayınca birtakım kibbutzlar, yeni devlete daha fazla toprak kazandırmak amacıyla Gazze gibi bölgelerin yakınlarına yerleştirildiler. Filistinli mücahitler ellerindeki rehineleri Gazze'nin güneydoğu tarafında bulunan 1.500 nüfuslu Be'eri Kibbutz'undan almışlardı.
Kanada Victoria Üniversitesi profesörlerinden Leach, "Filistin haritasına bakarsanız, sınır bölgelerindeki noktalarda kibbutzlar görürsünüz. Bu kibbutzları bir kalemle birleştirirseniz İsrail hatasını çizmiş olursunuz" diyerek bir gerçeği tesbit etmişti. Bir kibbutz sâkininin veya bir kibbutz üyesinin görevinin hem çiftçi hem de savaşçı olduğunu net bir şekilde belirttikten sonra bunların toprağı ekip biçen hem de sınırlarını belirleyip savunanlar olduğunu söylemişti.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler kürsüsünde gösterdiği haritalarda İsrail'in topraklarının nasıl yayıldığını görmüştük. İşte her geçen yıl gaspettikleri topraklar bu kibbutzların birleştirilmesiyle aradaki toprakları sınırlarına katmasıyla ortaya çıkmıştı...)
Konferans'ın toplandığı günlerde, 1929'da New York merkezli Henry Luce tarafından kurulan ve dönemin en etkin yayın organlarından Fortune Dergisinde bir anket yayımlandı.
Güyâ konferansa katılan 32 ülke arasında yapılmış ankete göre ülkelerin % 68'i şartlar ne olursa olsun yahudi mülteci kabûl etmeyeceklerini beyan etmişlerdi. Bu anket konferansa katılım sağlayan ülke delegasyonlarını rahatlattı ve bu doğrultuda oylarını kullandılar. Fortune Dergisinin yönlendirme anketi başarıya ulaşmıştı. Ayrıca delegasyonlara mülteci almamaları konusunda özellikle ABD tarafından telkin de yapılmıştı.
(Amaç belirttiğimiz gibi Filistin'e yahudi göçünü hızlandırmak. Çünkü İngilizlerin Filistin'de yaptığı nüfus sayımında hâlâ yahudi nüfus yerel halka göre çok küçük nisbette kalıyordu.)
Konferansa İngilizlerin kontrolündeki Filistin Mandası'ndaki yahudi topluluğu "Yishuv" adına ileride İsrail Başbakanı olacak olan Golda Meir de katılmıştı. Ancak, Golda Meir bayan olduğundan yapacağı dokunaklı konuşmayla yahudi mültecilerin ülkelerine kabûl edilmesi konusunda ülke temsilcilerini etkileyebilirdi. Amerika heyetinin müdahalesi ile konuşma yapmasına izin bile verilmedi.
Gerçekten de dokuz gün boyunca süren konferansta, delegeler birbiri ardından söz alarak, mültecilerin acısını paylaştıklarını, bununla birlikte ülkelerine bir tek mülteci alamayacaklarını dile getirdi. Hatta Avustralya delegesi büyük bir pişkinlikle; herhangi bir ırksal problemimiz olmasa da, yabancı göçmen alma planını devreye sokma veya desteklemeyi reddettiklerini açıkça söyledi.
Böylelikle 32 ülke, yahudilerin bu durumuna üzüldüklerini bildirmelerine rağmen mülteci Alman yahudileri için hiç bir şey yapmama kararı almıştı. Konferans, "Hükümetlerarası Mülteci Komitesi" (ICR) kurulması kararını alarak dağıldı.
Sadece küçük Dominik Cumhuriyeti'nin 100 bin mülteci alabileceklerini söylemesi cılız kalmıştı. Konferansta yahudileri temsil eden Golde Meir sonuçtan hayal kırıklığına uğramış halde basına, "Ölmeden önce görmeyi umduğum tek bir şey var ve bu yüzden halkımın artık sempati ifadelerine ihtiyaç duymaması gerekiyor" demişti.
Zâten ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt'in Evian'daki konferansa dışişleri bakanını değil, bir işadamı olan yakın arkadaşı Myron Charles Taylor'ı özel elçi olarak göndermişti.
Konferanstan çıkan karar; ülkesinden yahudileri göçe zorladığı için eleştirilen Almanya'yı hem cesaretlendirdi, hem de Evian Konferansı sonunda Hitler yaptığı açıklamayla dünya ülkelerinin kendilerinin yahudilere karşı tavrından dolayı eleştirilmesine karşı, hiçbir ülkenin fırsat buldukları halde kapılarını yahudi mültecilere açmak istememesinin ne kadar "hayret verici" bulduğunu büyük bir hoşnutlukla dile getirdi. (Hitler dünya ülkeleri kabul edecek olursa yahudileri mülteci statüsünde gönderebileceğini söylemişti. Amerika engelledi.)