Türkiye'de kaplıca tedavisinde iken tahtından olan Libya Kralı İdris Senûsi (Vefât 25 Mayıs 1983)

Eyüpsultân Câmii'nin bahçesine girdikten sonra şadırvanların olduğu birinci avluyu geçip, türbenin yer aldığı ikinci avluya girer girmez kapının sağında kapı hizasındaki duvarın üzerinde büyük bir mermer levha sizi karşılar. Hâlid bin Zeyd radiyallahü anhum Hazretlerinin kısa hayatı anlatılan bu mermer kitâbe'nin altında Türkçe olarak, "Bu kitâbe Libya Kralı İdris Senûsi Hazretleri tarafından Eyüpsultân Hazretlerinin türbesine hediye edilmiştir 1957" ibâresi mevcuttur.

Üzerinde Libya Kralı 1. İdris'in ismi yazan ve İstanbul'un fethini müjdeleyen Hadis-i Şerif'in yazıldığı bir başka mermer kitâbe yine Kral İdris tarafından 1956 yılında İstanbul Fatih Camii'ne bizzat kral tarafından hediye edilmişti.

İşte bu, Libya Krallığı'nın ilk ve tek kralı olacak olan Muhammed İdris es-Senûsî Libya Cağbûb'da, dedesi Şeyh Muhammed b. Ali es-Senûsî'nin kurduğu merkez zaviyede 12 Mart 1890 yılında dünyaya geldi. O yıllarda Cağbûb kervan yolları bakımından çok önemli olan Batı Afrika ve Sudan'ı ticaretin en önemli bir merkezi Kahire'ye bağlayan bir yol üzerinde yer alıyordu. Bölge Şeyh'in burada başlattığı hareketle ilmî ve ticarî açıdan önem kazandı.

Ayrıca Şeyh'in Cağbûb'da ticarî malların saklanıp korunması maksadıyla yaptırdığı lojistik depolar tüccarların bu yolu tercih etmelerini sağladı. Daha sonra bu depolar; bölgeyi işgâle gelen İngiliz, Fransız ve İtalyanlara karşı verilen mücâdelede güvenli silah depoları olarak kullanıldı.

Zâten 1856'da Sultan Abdülmecid yayınladığı bir fermanla tarikat mensuplarına ait emlâklardan vergi alınmamasını emretmişti. Sûltân Abdülhamid Trablusgarp Vâlisi Reşit Paşa'yı Cağbub'a bölgeye destek için gönderdiğinde İdris es-Senûsî çocukluğunu bu zaviyede Senûsî şeyhlerinden eğitim alarak geçiriyordu.

Babası bütün Kuzey Afrika'yı kucaklayan Senûsî tarikatı lideri Mehdi Es-Senûsî 1899'da Çad'ın güneyinde bulunan Vedây Sultanlığını işgâle hazırlanan Fransa'ya karşı mücâdele etmek için dergâhını Çad sınırlarında bulunan Borku Bölgesindeki Garû'ya taşımış, burada sömürgeci Fransa'ya karşı cihâd ederken 1902 yılında vefât edince, 12 yaşlarında olan oğlu İdris henüz çok genç olduğundan dolayı Senûsi Târikatı mensupları Kuzeni Ahmed es-Senûsî'nin etrafında toplanmışlardı.

1911 Eylül Ayında İtalya'nın işgâline uğradıklarında Libya'ya koşan Enver Paşa Senûsilerden oluşturduğu 25 bin kişilik bir kuvvetle İtalya'ya karşı müthiş bir direniş sergilerken, El Mansûr'daki karargâhında da Ahmed Senûsi ile sürekli görüşmüş istişâreler yapmıştı. Enver Paşa, Balkan dağlarında sıkı takip ederek tek tek temizlediği Bulgar, Makedon, Arnavut, Rum çetelerinden edindiği tecrübe ve taktikleri, Ömer Muhtar'a da öğretmiş savaşçılarını 100 ve 300 kişilik birliklere ayırarak birkaç koldan başarılı baskınlar yapmasını sağlamıştı. (Daha sonra eğitimi için Ömer Muhtar'ı Kuşçubaşı Eşref'e havâle etmiş, iyi bir eğitimden geçen Ömer Muhtar 1932 yılına kadar İtalyanlara kan kusturmuştu.)

Enver Paşa, Harbiye Nâzırı ve Başkomutan vekili olduktan sonra birinci dünya savaşının en yoğun zamanında Teşkilât-ı Mahsûs'a elemanlarını göndererek Ahmed Senûsi'yi İstanbul'a getirtmiş Topkapı Sarayında misafir etmişti. Sûltân Vahdettin'e Eyüpsultân'da kılıç da kuşatan Ahmed Senûsi'nin daha sonra Mondros mütârekesinin ardından Sultân Vahdettintarafından Anadolu halkını vaaz ve sohbetlerle işgâllere karşı zinde tutmak için Anadolu'ya göndermesiyle Libya'da Senûsi'ler İdris Senûsi'nin etrafında toplandılar. Böylelikle Libya müstakbel kralı İdris Senûsi idâreyi eline almış oldu. (Atatürk Milli Mücâdele sonrası 1 Kasım 1922'de saltanat kaldırıldığında Ahmed Senûsi'ye Hâlifelik teklif etmiş, Ahmed Senûsi'nin Halife hânedandan biri olmalıdır tavsiyesi üzerine Sûltân Abdülaziz'in oğlu Abdülmecid Efendi TBMM'de 18 Kasım 1922'de Halife seçilmişti.)

İdris Senûsi bundan sonra bağımsız Libya Devleti kuruluncaya kadar Libya ve Mısır'da mücâdelesine devam edecektir. Bu mücâdele sürecinde ilk büyük tepkiyi, işgâlci İtalya'nın Anayasa vaadiyle Bingâzi'de ayrı bir idarî yapılanmaya gidileceğini açıklaması üzerine bunu kesinlikle kabûl etmeyeceklerini bildiren bir beyannâme yayınlayarak gösterdi.

İlerleyen yıllarda İtalya'nın İngiltere ve Fransa arasında yaşadığı anlaşmazlıklar sonucu İngiliz ve Fransız askerlerinin Libya'ya girmesi üzerine 1943'te Seyyid İdris Senûsî de fırsattan yararlanarak Bingazi'ye halkın coşkulu sevgi gösterileri arasında girdi ve yönetimi ele aldı. Bu da Libya yönetiminde söz sahibi olma noktasında İdris Senûsi'yi ön plana çıkardı.

Daha sonra İngilizlerin dâvetiyle 1949'da bir Anayasa hazırlandı. Anayasaya konan bâzı hükümler gereği İtalyan göçmenlerinin ülkeden çekilmesi karara bağlanınca, işgâlden sonra Libya'ya yerleştirilen İtalyan göçmenlerin idârecilerle birlikte bölgeyi boşaltma işi başlamış oldu. Bundan yaklaşık bir yıl sonra ise 29 Mart 1951'de Libya Geçici Hükumeti kuruldu.

Ancak İngilizlerin Bingazi ve Trablus'tan, Fransızların da Fizan'dan çekilerek idarî, siyasî ve malî sorumlulukları geçici hükümete devretmesi hemen yapılamadı. Bunun için İngiliz ve Fransız temsilcileri bir müddet daha danışma kurullarında görev yapma durumunda kaldılar. Bu durum Birleşmiş Milletlerin Libya'nın müstakil bir devlet olarak kurulması kararını aldığı 27 Kasım 1951 tarihine kadar devam etti. Bu tarihte Birleşmiş Milletler Libya'nın bağımsızlığını ilân etti.

Kurulduğu yıllarda Libya, BM'ye üye ülkeler arasında dünyanın en fakir devletleri arasında ilk sıralarda yer almıştı. Kalkınma planları peşinde koşan Kral İdris Senûsi işe 1953'te Arap Birliğine üye olmakla başlar. Aynı yıl İngiltere ile işbirliği anlaşması yapar. Buna göre İngiltere Libya'yı dışardan gelecek saldırılara karşı koruma karşılığında Trablusgarp ile Berka'da hava ve kara kuvvetleri bulunduracak, buna ilâve olarak Libya ordusunu eğitecekti.

Ardından ABD ile 1954 yılında yardım anlaşması birkaç üs verilerek imzalanır. Ancak bu kolay olmamıştır. Başta Mısır olmak üzere pek çok Arap ülkesi bu anlaşmalara tepki göstermiştir. 1956'da ise Fransızların Fizan'ı terketmesi bu tepkiler biraz azaltmıştır.

Libya o dönemlerde almış olduğu dış yardımlar dışında ekonomik durumu çok iyi olan bir ülke değildir. Ülkede petrol arama çalışmaları, Ulusal Petrol Kanunu'nun 25 Nisan 1955 yılında yürürlüğe girmesiyle başlamıştır

1959 yılında büyük petrol yataklarının bulunmasıyla Libya ekonomisi denge durumuna gelmiştir. Petrol ihracatına 1961 yılında başlayan Libya'da kalkınma hamleleri de başlamıştır. 1 Eylül 1969 yılında tedavisi için Türkiye'de bulunan İdris Senûsi'nin görevine, kısa süreliğine de olsa Deniz Harp Okulumuzda eğitim gören 27 yaşındaki Muammer Kaddafi önderliğindeki bir grup subayın gerçekleştirdiği askeri bir darbe ile son verilmiştir.

LİBYA - TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Müstakil Libya Devleti kurulur kurulmaz, İdris aklında hep başından beri düşündüğü bağımsız Libya Devletini ilk tanıyanlardan Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek hatta fırsat bulunursa Türkiye ile birleşmek vardır. Bu konuya yoğunlaşır. Derhal Türkiye ve Türklere karşı sevgisini ve bağlılığını göstermek için Milli Savunma Bakanını Ankara'ya gönderir. Bu önemli bir başlangıçtır. İdris Senûsi gibi 1890 doğumlu Adnan Menderes Hükümeti'nin Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü kolları sıvamış Libya'ya açacağı büyükelçiliğimiz için hummâlı bir çalışma içerisine girmiştir.