Barbaros'un torunları Deniz Kurdu 2025 tatbikatında (5-17 Mayıs)

Barbaros'un torunları Deniz Kurdu 2025 tatbikatında (5-17 Mayıs)

ERTUĞRUL AKAR

Bu ölümsüz sulara her adanmış can bizim
Her savaşın bahtını zafer yazan kan bizim
Türk'üz, Levent oğluyuz vira demir şan bizim
Kalyonlara yön veren kutlu rüzgar geliyor

"Gücünü ve kararlılığını büyük Türk milletinden ve ay yıldızlı bayrağından alan Türk Deniz Kuvvetleri, tüm yüzer, dalar ve uçar unsurlarıyla başta 'Mavi Vatan' olmak üzere memleketin her köşesinde, sınırlarının ötesinde ve dünya denizlerinde sarsılmaz azim, irade ve heyecanla, gerektiğinde vatan savunması için canını vermeye hazır, milletinin ve görevinin başındadır."

Yukarıdaki sözler Donanma Harekât Başkanı Tuğamiral Rüştü Sezer'e ait. Sezer; dosta güven, düşmana mesaj veren bu cümleleriyle Türk Deniz Kuvvetleri'nin her dâim görevinin başında olduğunu vurgulamış ve "Deniz Kurdu" tatbikatının başladığını bütün dünyaya ilân etmişti.

Sultan Alparslan'ın oğlu Sultan Melikşah'ın fermanıyla Anadolu'da Türk Devleti kurarak İznik'i Başkent yapan Süleyman Şâh'ın 1081'de İzmir Valisi olarak atadığı Oğuz'un Çavuldur Boyundan Çaka Bey'in Ege Denizinde kurduğu hâkimiyetten bu yana ayağımızı çıkarmadığımız Ege'nin, Akdeniz'in mavi sularında "Deniz Kurdu" tatbikâtı bütün hızıyla devam ediyor.

Bütün dünyanın gıpta İle izlediği Deniz Kurdu tatbikatlarımız her yıl icra edilmekte âdeta düşman çatlatmaktadır. İrili ufaklı Dünya Devletlerinin hâlâ cevap aramaya çalıştığı soru şudur; "Türkiye'nin ne bitmek bilmez bir kaynağı var. Türkiye bu bitmek tükenmek bilmeyen kaynağı nereden buluyor"

Evet haklılar. Çatlamaya da devam edecekler. Bizim yerel muhalefetin dışında (onlar bilmez ve anlamazlar) bütün dünya bilmektedir ki denizde gemi yüzdürmek çok maliyetli bir iştir. Yunanistan'ın maliyetini kaldıramadığı için iki tane firkateyn yüzdüremediği Ege ve Akdeniz'de her sene 100'ün üzerinde gemiyle tatbikat yapmak akıl alacak iş değildir.

Bu yıl icra edilmekte olan "Deniz Kurdu" tatbikatında; 104 suüstü gemisi, 6 denizaltı, 7 insansız deniz aracı, Sahil Güvenlik Komutanlığı'ndan 1 sahil güvenlik gemisi, 9 sahil güvenlik botu, olmak üzere toplam 120 gemimizin yanısıra; 52 hava unsuru, 1 su altı taarruz (SAT) timi ve 2 su altı savunma (SAS) timi ile kıyı birlikleri, Kara Kuvvetleri Komutanlığından 5 helikopter, Hava Kuvvetleri Komutanlığından 24 taarruz uçağı, 1 havadan ihbar ve kontrol uçağı, 1 hedef çekme uçağı, 1 nakliye uçağı, Jandarma Genel Komutanlığı'ndan 1 helikopterle birlikte 1 arama kurtarma timi, toplamda 85 hava vasıtamız iştirak etmektedir ve Deniz Harp Merkezi Komutanlığı'nda 93 personelden oluşan bir "Tatbikat Kontrol Merkezi" tarafından saniye saniye izlenmektedir.

Tatbikatta en önemli atışlardan biri Sinop açıklarında gerçekleştirilecek. Bugün siz bu yazıyı okurken (10 Mayıs'ta) MG MARTI'ya, donanmadaki lakabı ile Hacı Martı'ya "ATMACA" atışı yapılacak. Bu atış bir tatbikatta Deniz Kuvvetleri tarafından ilk kez gerçekleştirilecek. Roketsan tarafından geliştirilen, Kale Jet yerli motora sahip güdümlü mühimmat ATMACA, Deniz Kuvvetleri suüstü gemilerinin gücüne güç katmaktadır. (ATMACA, geçtiğimiz ay da denizaltından atılarak yeteneklerine yenisini eklemişti.)

Ayrıca; ATMACA'nın ve İnsansız Deniz Araçlarına karşı savunma sistemlerinin yanı sıra, tatbikatta suüstü unsurlar tarafından suüstü, hava savunma, kara bombardımanı top atışları, su bombası ve DSH (Denizaltı Savunma Harbi) roketi atışlar, deniz hava unsurlarından (Mikro Akıllı Mühimmat)MAM-T, Cirit, TEMREN, top-roket atışları, denizaltılar tarafından talim torpidosu atışları gerçekleştirilecek.

Türkiye bütün bunları başarırken, NATO'dan müttefikimiz ve tarihsel derin bağımızın olduğu her platformda dile getirilen Almanya'nın Türkiye'ye koyduğu silah ambargosundan bahsetmeden geçemeyeceğim.

Almanya, Pınar Barışı Harekâtından beri ülkemize savunma sanayiinde ambargo uyguluyor. Bu durum da gerek Altay tankı olsun, gerek Eurofighter Typhoon uçakları alımı gibi taleplerde karşımıza çıkıyordu. Ancak ilginç bir şekilde Almanya bâzı konularda ambargonun kaldırılması için kapıyı araladı. Hatta 336 milyon Euro'luk hava savunma sistemleri ve torpidoların satışını onayladı.

Ancak bu durum teknik ekibimizin gözünden kaçmadı. Uzmanlar, iki güzide şirketimiz Aselsan ve Roketsan'ın geliştirdiği son model muadil ürünler üretmeye başlayınca, Almanlar aynı kategorideki ürünlerin satışını serbest bıraktığını söyledi. Anlaşılıyor ki Göksur'umuz, Bozdoğan'ımız, Akya'mız, Atmaca'mız Almanlar'ı telaşlandırmış.

(Gerçi üç gün önceki gelişmede Eurofighter uçağı üretim ortakları İtalya ve İspanya'nın daha önce satış desteği açıklamasından sonra Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı'nın, geçtiğimiz hafta hükümetin Eurofighter jetlerinin Türkiye'ye satışını engellediği iddialarını yalanlamış, bunun üzerine İngiltere Savunma Tedarik ve Sanayi Devlet Bakanı Maria Eagle, Eurofighter Typhoon savaş uçaklarının Türkiye'ye satışını desteklediklerini bir kez daha açıklamıştı. Bu durumda Eurofighter Avcı uçağını üreten Almanya-İngiltere-İtalya-İspanya'dan oluşan ortaklar ilk defa mutabık kalmış oldular.)