Laf olsun torba dolsun

Deli bir değil ki hangisini bağlayayım, dert bir değil ki hangisine ağlayayım Neyse takılmıyoruz, sanki hiç derdimiz yokmuşçasına, rahat batıyormuşçasına günlük hayatta konforumuzu zedeleyen minik pürüzleri sıralıyorum ki kafamız dağılsın

Yağışlı havada yürürken üzerine bastığınız kaldırım taşının, altındaki suyu size tükürmesi!..

Elleri yıkayıp havluyla ulaşana kadar suyun dirsekten içeri süzülmesi

Uzaktan kumandanın uzakta olması

Çay içerken çay bardağına yapışarak gelen ve tammm yarı yolda düşen tabak!..

Çekirdek çitlerken arada çürüğüne rast gelmek! Yaklaşık on on beş çekirdek çitledikten sonra anca geçiyor acısı

Kıyafetindeki etiketin enseyi zımparalaması, eşofmanındaki, arkandan faks çıkıyormuşçasına sallanan çoklu etiket

Kaldırımda yürürken meçhul bir klimadan veyadükkân tentesinden enseye düşen damla...

Sürahiyi dolu zannedip ona göre güç uygulayarak kaldırdığında, aslında boş olan sürahinin havaya yükselmesi

Yarı yolda bırakan hapşırık Geçti mi geçmedi mi diye kontrol ederken hıçkırık beklemek de ayrı bir durum

Çaldırıp, çaldırıp tam kapattığınız anda aradığınız kişinin telefonu açması

Astarın fermuarın arasına takılması...

Babet çorabın ayakkabının içine doğru kaçması...

Yorganın nevresime küçük gelmesi

Sona bıraktığın kuru yemişi birinin 'laap' diye ağzına atması

Çataldaki yemeğin çıplak kola, bacağa 'şaap' diye düşmesi, boş çatalı ağza götürmek

Bitirilen perdenin yanlış kornişe takıldığı söylenmesi