Kısa kısa

Günümüzde en çok, alternatif akım elektrik kaynağı sistemine ve mühendisliğe verdiği katkılarla tanınan Edison'la birlikte Nobel ödülüne layık görülen fakat ödülü almayı reddeden bilim adamı Nikola Tesla diyor ki;

"Hastalık zihinsel çöküşten doğar.

İnsan kendi doktoru olmalı. İnsanın içi huzurlu değilse, tüm ilaçlar ve en iyi doktorlar boşuna demektir.

Modern insanın bilinçaltı büyük fırtınalı rüzgârlarla huzursuz bir okyanus kadar çalkantılıdır.

İzlenimlerle dolu bir bilinçaltı ruhun huzursuz olmasına neden olur.

Duygular sonra volkanik bir patlama gibi kaynar.

Duygular üzerinde çalışmadan, maneviyat sadece kartlardan ibarettir. Ve gönül rahatlığı olmayan bir insan nedir

İlahi lütuftan ayrı, boş yere maddi şeylerde rahatlık bulmaya çalışıyor. Orada rahat yok, dipsiz bir kuyu.

Daha fazla, daha fazla, daha fazla ver ve sonunda yine boşluk.

Ruh sakin bir denize dönüştüğünde iyileşme başlar.

Bunu unutma, bu altın kuraldır.

Çoğu hastalığın kökü ruhtadır, bu nedenle ruh çoğu hastalığı yenebilir."
Profesör bir öğrenciyi kürsüye çağırıp 'anlat dersi' demiş.

Öğrenci başlamış anlatmaya...

- Şimdi kürsünün üstüne çık, devam et

Öğrenci kürsüye çıkıp devam etmiş
- Kürsünün üstüne bir sandalye koy, üstüne çık, devam et

Öğrenci denileni yapmış

- Şimdi sandalyenin üstüne tabureyi koy, devam et

Öğrenci artık düşmemek için dengesini kontrol ederek konuştukça dediklerinde tutarsızlıklar başlamış...

Hoca dersi bitirmiş:
"İnsan yükseldikçe dediklerinde tutarsızlıklar olur, çünkü artık beyin söyleneni değil, bulunan yerden düşmemeyi önceler."
Horasan'da bir genç vardı. Gönlü ilim aşkıylayanıyordu. Irak'a gitmiş, ilim peşinde bir hayli koştuktan ve birçok şey öğrendikten sonra memleketine dönmek üzere hazırlanmıştı. Âdeta sevincinden köpürüp taşıyor, kendisini bir kelebek kadar nazlı görüyordu. Tam bu ana ariflerden biri ile karşılaştı. Gönlü yüce arif onu denemek için: