Fatih Sultan Mehmed, "feth-i mübin"e en az kendisi kadar yüreklerini ve desteklerini koyan hocalarına, vezirlerine, komutanlarına bir iftar vermek istemiş. Bu iş için Padişah'ın talimatıyla Vlakerna Sarayı (Bizans İmparatorluk Sarayı) kullanılacak ve Bizans sarayında bulunan altın sofra takımları kullanılacaktır
İftara doğru konuklar geliyor. Hep birlikte sofra odasına geçiliyor. Sofrayı görür görmez, Molla Gürani tuhaflaşıyor. Bakınıyor. Gözleri Akşemseddin'le karşılaşınca, başını hafifçe iki yana sallayıp memnuniyetsizliğini belirtiyor. Akşemseddin Hoca da hafif tebessüm ederek, Molla'yı onaylıyor. İki derya, boşlukta buluşmuş, kimseye fark ettirmeden bakışlarla anlaşmıştır: Öğrenciye (Fatih'e) bir ders daha verilecektirEzan okunuyor. Sofranın en yaşlısı olarak yemeğe önce Molla Gürani'nin başlaması gerekmektedir; fakat Molla Gürani, kıpırtısız oturmakta, zikrini mırıldanıp tespih şakırdatmaktadır. Dakikalar geçiyorPadişah, sofradakilerin en gencidir ve çok acıkmıştır. Önce sabırsızlıkla kımıldıyor. Akşam ezanı okunduğu hâlde beklenmesini anlamsız buluyor Bakınıyor... Nihayet dayanamıyor ve Molla Gürani'ye dönüyor:"Efendi Hazretleri, buyurun taam idelum (yemek yiyelim), merak buyrulmasun, soframuzda haram lokma bulunmaz."Molla Gürani o zamana kadar sanki bunu bekliyor. Hışımla Padişah'a dönüp azarlar gibi konuşuyor: