Deyimler nasıl dendiler

Balık kavağa çıkınca; Eski zamanlarda balık çok yakalanınca, İstanbul içinde satmakla bitmez, taa Kavaklar'a kadar uzanırmış balıkçılar.Balık bol olunca tabii fiyatı da ucuzlar, halkın tüketimi artarmış.

Kadının biri, sokaktan geçen balıkçıya seslenmiş:

-Balığın fiyatı ne kadar

Balıkçı fiyatı söyleyince, kesesine uygun bulmamış ve sormuş:

-Bu balık ne zaman ucuzlayacak

Balıkçı:

"Bekleyin" demiş. "Balık Kavağa çıkınca ucuzlar!"

Çorumluların genelde alındığı ve kullanılmasını pek sevmediği bir kelimedir "Senin yaptığını Çorumlu yapmaz" sözü.

Kafkasya'daki soykırımdan kaçan 1,5 milyon insanın bir bölümü Çorum'a yerleştirilir. Çorumlular geleceklere ev yapar, ahırına hayvan koyar. Padişah para gönderir, "Onlar kardeşimiz" diye almazlar.

Padişah gazetede teşekkürname yayınlar. Çorumlunun yaptığını herkes yapamaz!

Dolayısıyla aslında 'senin yaptığını Çorumlu yapmaz'demek bu şekilde olunca tersinden övgü demektir.

'Feres' Arapça at demek Ve atların bir gözü 180 derece, iki gözü 360derecelik açıyı görür.'Feraset'kelimesi de feres ile yani atla bağlantılıdır. Geçmişi bilen şimdiyi kavrayan ve geleceğe bu gözle bakabilene "feraset sahibi" denir.

Kozunu paylaşmak;

Koz, ceviz manasına gelir. Eskiden Kastamonu'nuniki köyü arasında ortak olarak kullanılan bir cevizlik vardı. Ceviz toplama mevsimi gelince bir gün belirlenir ve iki köy halkı cevizlikte buluşur cevizleri paylaşırlardı. Ancak her seferinde haksızlık olduğu ileri sürülerek kavgaçıkardı. Hatta olay öyle bir seviyeye geldi ki, köylerde kavgaya müsait eli sopa tutan delikanlılar koz paylaşma gününden önce günlerce hazırlık yaparlardı. Bir ana oğlunun büyüdüğünü anlatmak için "Benim oğlan kozunu paylaşacak çağa geldi" derdi