Biz eskiden

Şimdi ben bu çağın gençlerine, hele de Z kuşağı dediklerine nasıl anlatabilirim;
"Yağ satarım bal satarım" derken mendili en sevdiğin arkadaşının arkasına bırakmanın naifliğini,

Topu havaya atıp ismini bağırmanın güzelliğini,

Sek sek oynarken bilerek çizgiye basmanın masumiyetini

O günlerdeki samimiyeti, kimsenin kimseye kötü gözle bakmadığını, komşuların çocuklarının birbirlerinde geceleri rahatlıkla nasıl kaldıklarını, aynı tabaktan yemek yediklerini, aynı bardaktan su içtiklerini;

Kısacası saf masumiyeti nasılanlatayım..

Çocuktuk işte, kapkara önlüklerimizle hayata rengârenk gülümserdik Biz mutlu çocuklardık, öyle mutlu çocuklardık ki;

Biz ergen falan da olmadık. Bizim ergenliğimiz anamızın bir terliğine bakardı; anında fabrika ayarlarımıza dönerdik. Divan altındaki sepet, giysilerimiz için yeterdi, dolap dolap kıyafetimiz genç odaları gerekmezdi

Sokak sokak gezerdikBoş arsalarda top, misketoynar, varsa bisiklet yoksa telden arabalar sürerdik. İstediğimiz arkadaşa gider, evinde otururduk, izin almak gereksizdi. Korkusuzduk. Bazılarımız sınıfta kalırdı. Hiçbirinin ailesi apar topar psikoloğa götürüp seanslara sokmazdı.

Kaldırımda ya da bahçe duvar tepelerinde oturupsohbet eder, çekirdek çitlerdik. Oyuncak mı yok Kaset kaplarından ev, telden araba, leğenden kızak, poşetten uçurtma yapardık. Her yerimiz yara bere olurdu, üstümüz başımız ellerimiz kirlenirdi. Pisellerimizle yağlı, salçalı ekmek yerdik. Bazen de domates, üstümüze fışkırta fışkırta, titiz annelerimiz buna bile izin verirdi.