Adalet

Son dönemde yaşanan insanlık dışı çirkin olaylar herkesi derinden sarstı. Hani mail mesaj atıyorsunuz ya hiç değinmiyorsun bu konulara diye, olayları yazmıyorum bile çirkinliklerini kalemime köşeme değmesin diye! Hepsini yargıya ve bittabi ilahi adalete havale ediyor, kendimizce devam ediyoruz

Türk-İslam kültürünün büyük bilgesi ve gülmece ustası Nasreddin Hoca aynı zamanda bir fıkıh (İslam hukuku) âlimidir. Hoca, hatiplik, elçilik, kadılık, gölge kadılığı, müderrislik (günümüzdeki adıyla öğretim üyeliği) görevlerinde bulunmuş. Ayrıca Nasreddin Hoca, döneminde yalnızca ilmi geniş hocalar tarafından okutulan Kudûrî adlı hukuk âliminin "el-Muhtasâr" adlı eserini okutmuştur. Yani azizim o espriler, o hayat dersleri 'şakacılıktan' çıkmıyor. Mizah, zekâ, eğitim ve birikim gerektirir. Bakalım, bir hukukçu olan Nasreddin Hoca'nın adalete bakışı nicedir;

Efem, günlerden bir gün Nasreddin Hoca dalgın dalgın yolda yürürken, şakacı birisi arkadan ensesine kuvvetli bir tokat patlatmış. Hoca neredeyse yere düşecek gibi olmuş ve hiddetle arkasına dönerek adama:
- "Ne cüretle vuruyorsun" demiş.
Adam, biraz ukala bir tavırla;
- "Kusura bakmayın efendim! Ben sizi arkanızdan çok samimi bir arkadaşıma benzettim" demiş.
Hoca bu söze kanmamış ve;
- "Olmaz öyle şey, yürü kadıya!" diyerek adamı mahkemeye götürmüş.
Hoca olayı anlatmış. Anlatmış anlatmasına ama kadı, adamın 'yakın arkadaşıymış' E hâliyle olayı uzatmamak ve arkadaşını bu zor durumdan kurtarmak için Hocaya;
- "Sen de ona bir tokat at ve ödeşin" demiş.