Biz bu fasit daireden hiç çıkamayacak mıyız

Artık emin oldum, bunlar okurlarının veya izleyicilerinin ya anlayamayacak kadar aptal ya da önemsemeyecek kadar karaktersiz olduğu varsayımıyla hareket ediyor.

Sadece "seküler yobazlığın" kaleleri için geçerli değil bu durum, kendini muhafazakar olarak sunan muhalifler de maalesef yeni dostlarından huy aldı, hatta kendilerini ispat sadedinde onlara taş çıkarır hale geldi.

Geçen gün bir tanesi, kendi ikiyüzlülüğüne bahane olsun diye herhalde, Türkiye'deki bütün Müslümanların "iki ayrı hayat" yaşadığını, itikatta Müslümanken amelde "kapitalist" olduklarını, toplumun bugünkü problemlerinin bu yüzden çözülemediğini öne sürdü.

Kendi mahallesindeki bir avuç riyakardan başka, bu tarif ettiği "şey"den başka bir tane bile bulamaz, farkında değil. Üstelik, o mahallenin "Müslümanlığı" da işine gelmediğinde "Bu dinin reforma ihtiyacı var" ya da "Kur'an (haşa) Allah kelamı değildir" demeye müsait bir garabet...

Elbette okurları ya da izleyicileri onların zannettiği zeka seviyesinde ya da karakterde değil.

Bunun sonucu olarak gazeteleri satmıyor, televizyonları izlenmiyor, internet siteleri tıklanmıyor.

Peki onlar ne yapıyor

Asıl kendileri durumu anlamayacak kadar aptal ya da bile bile yalan söyleyecek kadar karaktersiz olmalı ki, "Ekonomik lince maruz kalıyoruz, iktidar bize baskı yapıyor, bedel ödüyoruz" benzeri saçmalamalarla siftinmeye devam ediyorlar.

Hem, yanlarında çalıştırdıkları garibanlardan üç kuruşu esirgemelerinin de bahanesi oluyor.

Bugüne kadar "büyükbaş"ları için hava hoştu, onların parası fonlardan ya da CHP'den direkt "hesaba" yatıyordu ama işler değişti. Açık açık "Bir işe yaramıyorlar ama mecbur bunlarla çalışmaya devam edeceğiz" diyen "patron"ları seçimden sonra, "Kimin kaç para aldığını biliyorum" diyen Kılıçdaroğlu da kendi parasıyla rezil olunca işlerin değişeceğinin sinyallerini verdi, bunları da bir telaş sardı.

Üç aydır bakıp bakıp, "Hiç olmazsa ayağımızı yerden keser" diye avundukları İstanbul ve Ankara belediyelerini de kaybetmek göründü ufukta...

Ne vazgeçebiliyorlar melanetlerinden, ne de devam edebiliyorlar.

Yazının başında örneğini verdiğim karaktersizlikte, "Aslında toplum bozuk, biz değiliz" demeye getiren laflardan başka bir şey konuşamıyorlar.

Gönül isterdi ki önümüzdeki seçimlerde büyükşehirleri kaybetme ihtimallerini doğuranın mevcut başkanların kötü performansı, ne bilelim, her afet anında tatile çıkmak, bitmemiş Halk Ekmek fabrikasını ya da metroyu açmak ya da iştiraklerdeki rüşvet skandalları gibi rezillikler olduğunu saklayamayacakları bir ortam olsun.

İsterdik ki hizmet makamındaki insanları sadece ideoloji ya da kişisel hırs veya çıkar odaklı saiklerle desteklemeninkösteklemenin bu ülke insanına zarar vermekten başka hiçbir işe yaramadığını itiraf etmek zorunda kalsınlar.