Nazar ve nazar boncuğu - 1

Günümüz insanının yanlış yaptığı işlerin başında bid'at ve hurafelere imdat simidi gibi yapıştığı nazar boncuğu ve nazarlık adı altında yaptığı yanlışlar gelmektedir.

Şunu hemen belirtmeliyim ki, nazar vardır. Bundan kurtulmak için bir takım çarelere başvurulabilir.

Oğlu Yusuf Peygamberi kaybeden Yakup Peygamber, diğer çocuklarını Mısır'a gönderirken, onlara şöyle söylemiştir:

"Yakup, 'Oğullarım! Tek bir kapıdan değil, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben, Allah'a karşı hiçbir şekilde savunamam. ünkü her şeyin hükmü, Allah'ın iradesindedir. Ben, Allah'a tevekkül edip güvendim. Tevekkül edenler, Allah'a tevekkül edip güvensin!' dedi."1

Yakup Peygamber, yakışıklı genç çocuklarının hep beraber Mısır'a bir kapıdan girdikleri takdirde, insanların onları kıskanacaklarından ve onlara göz değeceğinden endişelendiği için, onlara bu tavsiyede bulunmuştur.2

Nazar ile kıskançlık arasında yakın bir münasebet vardır. Elmalılı Hamdi Yazır, bu münasebeti şöyle ifade ediyor: "Kıskançlıklarından az daha Hz. Peygamber'i nazara uğratacaklar, aç ve kötü gözlerinin şerriyle ellerinden gelse onu helâk edeceklerdi. Demek ki, öfkenin bedende bir hükmü bulunduğu gibi, gözlerin de karşılarındakine bakışlarına göre iyi veya kötü bir hükmü vardır. Kimi elektrik gibi dokunur çarpar; mıknatıslar ve manyetize eder. Kimi de aldığı teessürle hasedinden bir gayze düşer, türlü türlü suikaste ve hilelere kalkışır ki, maddî veya manevî hangisi olursa olsun hedefine vardığı zaman, isabet-i ayn değmesi veya nazar tabir olunur. Bunun hakkında uzun uzadıya sözler söylenmiş, inkâr edenler, ispat edenler olmuştur. Keyfiyeti ne olursa olsun isabet-i ayn vardır."3

Kur'ân-ı Kerîm nazardan söz ederken açık ve kesin bir hüküm bildirmemekte, buna karşı hadisler, kesin bir ifadeyle nazarın gerçek olduğunu bildirmekteler. Hz. Âişe (ra)'den rivayet olunduğuna göre Resulullah (asm) şöyle buyurmuşlardır: "Nazardan Allah'a sığınınız. ünkü göz (değmesi) gerçektir.4

Esma binti Umeys'den (ra) rivayet edildiğine göre kendisi: "Ya Resulullah! Cafer'in oğullarına cidden nazar değiyor, ben onlar için şifa dileğiyle okutturayım mı" demiş. Resulu Ekrem (as) de: "Evet, lakin kader ile yarışan bir şey olsaydı nazar değme işi onu geçerdi" buyurmuştur.5

Nazarın gerçek olduğunu kabul edince, ondan korunma yollarını da öğrenmek gerekir. Bunun için de, dinimizin bize müsaade ettiği yollara başvurmak, sakındırdığı yollardan da kaçınmak durumundayız. Bu konudaki rehberimiz yine Allah'ın Resulü'dür. Ebû Said el-Hudrî'den (ra) rivayet olunduğuna göre: "Resulullah (asm), 'Cinlerin ve insanların nazarından Allah'a sığınırım' gibi dualarla cinlerin ve insanların nazarından Allah'a sığınırdı. Sonra Muavvizeteyn nazil olunca bu sureleri okumaya başladı diğer duaları terk etti." 6