Medresetü'z-Zehra projesi; Türkiye'yi huzura kavuşturacak ve İslâm coğrafyasındaki ihtilâfları ortadan kaldıracak bir projedir.
Bu proje Bediüzzaman'ın üzerinde durduğu ve her ortamda ilgililere anlatmaya çalıştığı bir projedir.
Açılım diyerek başlatılan ve fakat çok ciddi bir mesafe alınamayan Doğu ve Güneydoğu projesinin en önemli ayağını oluşturacak ve ülkenin önünü açacak en önemli projeyi Bediüzzaman yıllar önce ortaya koymuştur. Bu mesele gündeme geldiği günden beri özellikle Yeni Asya'da çıkan yol gösterici ve ufuk açıcı yazılar ışığında gidilseydi şimdiye kadar ciddi mesafeler alınırdı. Ama yine de bu konuda biz önerilerimize devam edeceğiz.
1. DOĞU'NUN MAKUS TALİHİNİN DEĞİŞMESİ
Terör ve anarşinin en çok görüldüğü, fakirlik, ihtilâfların ve töre cinayetlerinin en çok işlendiği ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Bölgesidir. Bu bölgede cereyan eden yukarıda saydığımız olaylara Bediüzzaman'ın getirdiği reçeteyi bu yazımızda anlatmaya çalışacağım.
Bediüzzaman, İslâm âlemindeki gerilik, fakirlik ve ihtilâf gibi en mühim hastalıkların temelinde cehaleti görür. İstikbalde hâkimiyetin kılıçta değil, fende olacağını belirtir: "Şimdi hükümferma şecaat-i imaniye ve akliye ve fenniyedir. Bazen bir münevverü'l-fikir yüze mukabildir. Ecnebiler bu şecaatle galebe çalıyorlar. Yalnız şecaat-i fıtriyye kâfi değil" der1 ve şu tavsiyede bulunur: "Kılıçlarınızı fen ve san'at ve tesanüd'ü-hikmet-i Kur'âniye cevherinden yapmalısınız."2
Bilhassa Şark vilayetlerindeki maddî ve manevî geriliğin giderilmesini, bu bölgelerde eğitimle ilim ve irfanın yükseltilmesinde görür. Bunun için "Medrese" ismini taşıyan bir üniversite teklif eder. Bu üniversitenin hedefini, teşkilatını, müfredatını, mahiyeti ve gelir kaynakları gibi temel esaslarını belirtir. Hedef ve mahiyeti ile alakalı olarak şöyle der:

3