Konuya, birçok insan tarafından garip karşılanacak bir soruyla girmek istiyorum.
Bugünkü sosyal hayatta karşılaştığımız birçok hareketimiz neden inancımızla âdeta ters düşmektedir. Soruyu şöyle de sorabiliriz. Ahlâk dindarlığımızın neresindedir
Halbuki, inancımız ahlâkımızla veya ahlâkımız inancımızla doğru orantılı olmalıdır. Bugün maalesef toplumun ahlâkı, kendi menfaatine endekslenmiş hâle gelmiştir. Bu durum İslâm'ın esası ile ters düşmektedir.
Çünkü; Hz. Peygamber'de zühd, takva, tevazu, vakar, sabır, sebat, ahde vefa, hukuka saygı, merhamet ve şefkat gibi bütün kemâlâtın en mükemmel şekli tezahür etmiştir.
Çünkü; Hz. Peygamber Hakkında Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyrulur:
"Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin." 1
Peygamberimiz (asm), gönderilmesinin en önemli sebebini şöyle açıklamaktadır:
"Ben ancak iyi ve güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim."2
Peygamberimiz (asm): "Mü'minlerin iman bakımından en üstünü ahlâken en mükemmel olanıdır." 3
Bunun için Resûlullah'ı (asm) çok iyi bilmek ve onun sünnetine ittiba etmek gerekir. Çünkü; Hz. Peygamber'e (asm) itaat Allah'a itaat demektir.
"Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!"4
Hz. Peygamber'e (asm) uymak Allah'a uymak demektir. "Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur."5
"(Resûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir."6
Hz. Peygamber'e (asm.) ittiba etmek demek onun sünnetine riayet etmektir. Onun âdâbı ve ahlâkıyle yaşamak demektir. İttiba-ı sünnet hususunda; İmam-ı Rabbanî: "Ben, seyr-i ruhanîde mertebeleri geçerken, tabakât-ı evliyâ içinde en parlak, en haşmetli, en letâfetli, en emniyetli; sünnet-i seniyyeye ittibâı esas-ı tarikât ittihaz edenleri gördüm. Hattâ o tabakanın âmî evliyalârı, sair tabakatın has velîlerinden daha muhteşem görünüyordu"7 diyerek sünnete uyma hususuna dikkat çekmiştir.
Ahlâkı kötü olan kimsede hayır yoktur. Çünkü; bir gün Peygamberimize (asm) dediler ki: "Filanca kadın, gündüz oruç tutar, geceleri de teheccüd ile geçirir. Bununla beraber, kötü huyludur. Komşularını rahatsız eder denince, Hz. Peygamber (asm) buyurdu: "O kadında hayır yoktur ve Cehennemliktir."
Buna İslâm tarihinden bir misal verelim. Bir gün kendini bilmezin birisi Hz. Peygamberin (asm) torunu Hz. Hüseyin'in en küçük oğlu Zeynel Abidin'e sataşıyor. Adam ileri geri hayli atıp tutuyor. Nihayet susuyor. Zeynel Abidin olup bitenleri sadece dinledikten sonra ellerini kaldırıyor ve şöyle dua ediyor: "Allah'ım bu adamın isnad ettiği suç ve kusurlar bende varsa ıslah eyle ve günahımı affeyle, ağer bende yoksa bu adam büyük günah işlemiş oldu onu affeyle." Bu manzara karşısında adam yumuşar ve özür diler.8