Zekat!
ZENGİNLERİN bencillikleriyle uğraştığımız zaman; "sana ne!" konulu saldırılar alırız.
Bizim meselemiz zenginlik değil, parasından başka hiçbir şeyi olmayanlardır. Ne utançtır ki onlar çok paralarıyla yoksulluğa karşı zafer kazandıklarını zannederler. İnsanları satın almaktan duydukları gururla iyilik yapmayı inkar ettikleri için.
İşte size gerçek bir hikaye.
Milyon dolarlarla oynayan zengin bir iş adamının şoförünün oğlu üniversitede okuyor.
Şoför aldığı kuş kadar maaşla kıt kanaat yaşıyor. Oğlunun bursa ihtiyacı var ve durumu patronuna açıklamak ihtiyacı duyuyor. "Oğluma burs verebilir misiniz" Patronun cevabına bakın;
"para öyle kolay kazanılmıyor."
Böyle durumlarda bizde öfke kamyon yükü!
Para öylesine kolay kazanılmasa sizin gibiler nasıl zengin olabilir İşlerinizi yürütmek için rüşvet verirsiniz, burs parasını bir gecede restorana bırakırsınız ve ömrünüz boyunca kendinize Müslüman olmakla gurur duyarsınız.
O zaman ben de derim ki;
"gün ışığına çıkan vampirler erimekten nasıl korkarsa sizler de iyilik yapmaktan korkarsınız!" Bu isyanlar da mesleğimizin zekatıdır!
Gönül zengini olabilmek herkesin harcı değil. Yanında çalışan emekçinin oğluna bile yardım elini uzatmayan bir zengin aslında dünyanın en yoksul insanıdır. "Cebini çok sevsen de yüreğinden vermekle bir şey kaybetmezsin" desek gülerler. Vicdanın sesiyle paranın ses düzeni arasında tulum çıkarır vicdansızlık! O yüzden zamanında söylenmiş en harika sözdür;
"zenginlik belki de en iğrenç yoksulluktur!"
İyiyle kötüyü ayırdık da ne çok öldük duyuramadık. Gözü doymamışları da hala doyuramadık.
Satın alacak mezar toprağı da kalmadı, vaktimiz de olmadı.
Hayatla pamuk ipliğiyle kurduğum bağlantıyı boynuma uyan bir iple takas ettim. Ama biliyorum ki aklım çocuklarda gözlerim arkada kalacak! Böyle yazıların dün da hükmü olmadı bugün de olmayacak.
MUTLULUK TAKVİMİ
Bir huzurevini ziyaret et.