Yazı-tura!

ÇOCUKLUĞUMUZDAKİ en masum bahis tutuşmasının adıydı "yazı tura." Orta parmağımızla baş parmağımızın arasına sıkıştırdığımız madeni parayı havaya atıp yere düşmesini beklerdik.
Ben hep "tura" derdim.
Tura görünen yüzüydü hayatın, yazı sinsi yanıydı, sadece maddiyat.
Tura bebekti yumulmuş parmak.
Yazı uçurtmanın ipine atılan jilet.
Turada kimlik vardı netlik.
Yazı arkadan gelen darbe.
Para insan sevgisi.
Yazı kartvizit.

Tura masaldı Anka kuşu.
Yazı hinlikti, her şeyi paranın üzerinde döndüren kirli dünya politikası.
Tura yatıya kalacağımız bir dostun eviydi, yazı paralı otel odası.
Tura hangi yöne gideceğimize karar veremediğimiz zaman bizlere yol gösteren rehber, tura melekti.
Yazı düşünceye çekilmiş silah.
Tura ülkemizdi geleceğimiz.
Yazı korunan çetelerdi, kefenin cebi, çocukların üzerine atılan bomba.
Tura hayata gözünü açmaktı.
Yazı rüşvete yolsuzluğa ve bilumum ortaklıklara kasaları açmaktı.

Tura serçeydi yazı akbaba.
Tura harçlıktı yazı haraç!
Tura işçiydi yazı patron!
Tura bir çeşmeden su içmekti.
Yazı yelkenleri suya indirmek!
Tura adaletti, her şeyin hesabını verebilecek kadar alnı açık olmak.
Yazı her türlü harcamayı kendi tasarrufu sayan sistem ağası olmak.
Turanın harcı emekti.
Yazı hesap kitap demekti.
Yazı ile tura arasındaki fark, yok yere yıllarca hapis yatan kocasını bekleyen onurlu kadınla, zengin bir züppeden nafaka kapmak için çocuk yapan onursuz kadınlar arasındaki farktı.

Yıllarca tura dedik diye suç işlemiş sayıldık, kara listelere yazıldık.
Böyle bir yenilgi beklemediğimiz içindir ki, bizleri satanların kaderimizi yazmalarına izin verdik.
Onlar kazandı biz kaybettik.

Bugün yine sorsalar "yazı mı tura mı" diye, yine tura deriz.
Biz parayı değil, dostluğu ve hayatın masum yüzünü severiz.
O yüzden adaletin ve asaletin karşısında eğiliriz paranın değil.

MUTLULUK TAKVİMİ
Çocuklara tasarrufu öğret.