Umut!
BU dünyaya bir şans daha verebilecek gücümüz yok ama o şansı kendimize vermeliyiz.
Yaşadıkça umut varsa direncimizi artırmanın yolu da olmalıdır.
Epey kan kaybettik. Durarak saklananlar koşsa da yetişemez ama yerimizde saydığımız günleri hızlı adımlarla ödeştirmek diye bir gerçek de var.
Bu dünyada merhamet eksik, asalet eksik, adalet eksik. Peki, yere düşeni kaldırma gücü bizlerde mevcut mu Ayranı kabaran cinnetin arkası varsa yarını da var, arkasında duranı da! O halde öne geçelim!
Cesur olalım!
Çocukları ve kadınları korumayı ilke edinelim. Çünkü insanların gözlerine perde inince karanlıklar erken çöker ve toplum da böyle çöker.
Umutsuz bir gencin birkaç yıl önce gönderdiği satırları saklıyorum. "Bu dünyada kötüler ettiğini bulur mu Hiç sanmıyorum.
Şeytan onların ellerinden tutar alır götürür, masalarını donatır kasalarını doldurur. Bizlere de züğürt tesellisi kalır, iyiler kazanır diye!" Bu delikanlı ne yapsın!
Ciğerini mi tükürsün
Kötü yollara mı sapsın
En azından yasaların herkese eşit davrandığını görsün de vicdanı rahat etsin! İş bulmak için çaldığı kapılarda eşitliği görebilsin.
Hakları yenen delikanlıların dillerine ah düşüyorsa, onların yüzünü güldürmeyenlere de günah düşüyor unutulmasın!
Mucizenin adıdır umut.
Umudun adıdır çocuk.
Çocukların yasalarında olay kalptedir cepte değil! Kalple dil arasındaki mesafeyi bile kontrol edemeyenler çocukların duygularını bilmiyorsa öğrensin!
En azından diline hakim olsun haksızlığa yargıç!
1959 yapımı bir film var; adı 'Siyah Orfe.' Filmde 10 yaşlarında bir çocuk eline aldığı gitar ve yanındaki iki çocukla birlikte sabahın ilk ışığına koşar.
"Çabuk olalım" der "güneşin doğmasını sağlamamız gerek, gecikirsek doğamaz." Çocukların gözlerinde hiçbir şekilde yenilmez umut.
O halde çocuklara gözümüz gibi bakalım. Açılmamış mektuplar bile en anlamlı şekilde çocukların gözlerinden okunur.
Not: Çocuklar korktuğu zaman gözlerini kapatır. Korkan ve içine kapanan çocuklar da geleceğin yolunu kapatır!