İskeleden elimizi uzatsak denizi tutardık, şişe içindeki mektuplar kıyalara vururdu. 10 kuruşa şarkılar satarlardı bir saman kağıdının üzerine yazılmış sözleriyle. Gözleriyle konuşurdu insanlar, otobüs duraklarında herkes tanıdık ve herkes birbirine yer verme yarışında! Şimdiki gençler otobüslerde uyuyor numarası yapacak da yaşlı insanları görmemek için cep telefonlarını kurcalayacak ha! Gençlik yaşlanmamıştı daha!
***
Mahallenin ortasında akşam sohbetlerinde konu sadece insanlık. Yaşlı insanlar cigarasını tüttürürdü efkarın önü açık. Komşunun tavuğu komşuya kaz görünecek, kocaman adamlar komşunun çocuklarına göz dikecek ha! Şehvetin ve ahlaksızlığın palazlanmasına başlanmamıştı daha!
***
Çocuklar ağzından öperdi sokak çeşmelerindeki muslukları. Akşamları arkadaş ıslıkları yankılanırdı mahallelerde. Verilen sözler tutulur yeminler yutulmazdı. Radyolarda bir şiire ağlardı genç kızlar, parayla saadet olmazdı şarkılarda bile. İtibar gören soysuz ihanetler bu topraklarda işlenmemişti daha!
***
Ölüm önde erkeklik ardında, duruşlar dimdik. Her meslek erbabı namusluydu. Gökyüzünden yıldız toplamak içindi merdivenler, hile yaparak yükselmek için değil. Kendinden diye bir ahlaksızı ve hırsızı korumazdı hiç kimse! Mahalleler uyuşturucu yuvası olacak, kalbi kasıklarında atan abazanlar yolda yürüyen kadınların kalçasından video üretip paylaşacak ha! Erkeklik onursuzluktan ve şerefsizlikten hoşlanmamıştı daha!
***
İnsanlar güzel uyurdu evlerinde, televizyon denen meret girmemiş odalara. Cehaleti ayaklandıran dizileri sıkıysa o zaman yayınlasalardı. Tadına doyum olmazdı kuru yemişli aile için sohbetlerin. Dedeler duvarlara onurlu resimleri miras bırakırdı siyah beyaz. Mektuplar elle yazılırdı çizgisiz kağıtlara. Kadınlar katledilecek, analar her küfürden nasibini alacak, insanlar birbirlerine kin kusmak için fırsat kollayacak ha! İki parmak daktilodaki klavyeler sövgülerle tuşlanmamıştı daha!