İnsan sağlığı!
GEÇMİŞTEKİ dergilerin, gazetelerin insanların sağlıklı yaşamına yönelik önerileri olurdu.
O dergiler insanları hem bilgilendirir hem ilgilendirirdi. 1960 yılı Hayat Dergisi'nden bir haber. "Fransa'da her 33 dakikada bir kişi alkol zehirlenmesinden ölüyor!" Tehlike naif bir dille anlatılmış.
"Alkol tesirini gayet ağır ve sinsi şekilde icra eder. Senelerce hiçbir rahatsızlık hissetmezsiniz ama günün birinde sizi yere vurur." Haberin yanında bir kaza fotoğrafı ve altyazı.
"Felaketle biten trafik kazalarının çoğu zaman hakiki sorumlusu alkoldür."
O yıllarda ülkemizde alkol üretimi elbette yüksek ama sahtesinin esamesi bile okunmuyor. Ot diye tanımlanan ve belli kesimde yaygın olan bir "kafa bulma" belası var.
Kokain Amerikan filmlerindeki mesajlarla yaygınlaşmaya başlamamış daha. Meksika'dan Kolombiya'dan bütün dünyaya uyuşturucu sevkinin temelleri atılırken bugünlerin yol haritaları çizilmeye başlanmış.
O zamanlar kovboy filmlerinde sadece puro ve sigara tüketimine yönelik bilinçaltı zehirlenmesi var.
Hollywood kokaini pazarlama işine soyunduktan sonra bizim ülkemiz bile yandı. Uyuşturucu baronlarının "malı götürdüğü" ülkelerden biriyiz artık.
Şimdi sahte alkolden ölenlere "iyi olmuş" diyenler varken, şimdi okullarımızın önleri bile sentetik torbacı kaynarken ve uyuşturucu "endüstri haline" gelmişken, insan sağlığı para karşısında feci bir yenilgi aldı. Kul hakkının tarihe karıştığı, çocukların taciz edildiği, uyuşturucunun altın çağını yaşadığı ve kimseyi ırgalamadığı bir dünyada insanlık lafta kaldı. O yüzden bu sorumluluğu ancak sahaflarda bulabilirsiniz!
Buna "zamanın ruhu" diyorlar da alkol, uyuşturucu, kara para ve ahlaki değerlerin katledilmesi nasıl bir zamanın ruhudur acaba Yalan, iftira ve muhbirlik altın çağını yaşarken, sosyal medyada tedavisi tıbben mümkün olmayan bir nefret hastalığı da caba!
Ayrıca sanal bahis meselesini yabana atmayın. Bahis baronlarının milyonlarca dolarlık villalarda oturması ve şerefsiz kazanca kur yapmaları için bağımlılığa yeni kapılar açıldı. Binlerce yüzbinlerce kurban hem kendilerini hem ailelerini mahvetti. Ortam müsait hale geldikten sonra anlam boşluklarını insani duygularla dolduranların yerini her türlü şartta cebini dolduranlar aldı. Elde kalanlar da sırasını bekliyor.