İlahi rüzgar!

İNSANLARIN diri diri yandığı bir otelde, cana değer verilmediğini mi tartışmalıyız, sokakta yürürken de bir otelde konaklarken de kefenimizi yanımızda taşımamız gerektiğini mi
Ölüme yataklık eden bir otelin geceliğinin kaç para olduğunu mu tartışmalıyız, bir insanın anne karnında gelişmesinden doğumuna ve akıl çağına ulaşmasına kadar en az 20 yıl, onun yapısını anlayabilmek için 30 asır gerektiğini mi

Hiçbir canlının böyle bir ölümü hak etmediğini mi tartışmalıyız, böyle ölümlere yataklık eden ve gözü paradan başka bir şey görmeyen sistemin varlığını mı
Bu saatten sonra oteldeki yangın merdiveninin yokluğunu mu tartışmalıyız, kuruduktan sonra çiçeklere su vermenin anlamsız olduğunu mu

Vicdanın; onurlu insanların kara kutusu olduğunu mu tartışmalıyız, zerre kadar haysiyeti olmayan ve haram yemeye doymayan soysuzların para kutusu olduğunu mu
Tanımadığı çocukların dizindeki yaraları üfleyen mazideki güzel insanları mı tartışmalıyız, fırsatçılığın kan emici şehvetinde yangına benzin üfleyen şimdiki zamanın ejderhalarını mı

Eski delikanlıların bu topraklarda azaldığını mı tartışmalıyız, yeni moda erkekliğin haksızlıktan hukuksuzluktan haz aldığını mı
Bu ülkede bir şairin 30 yıl hapis yattığını mı tartışmalıyız, bankaları dolandıran etiketli kabadayının 30 saniye bile sorgulanmadığını mı

Anılar müzesindeki adalet ve zarafet kokan resimlerin varlığını inkar edenleri mi tartışmalıyız, kötülüğün müzayedesine katılanlara paha biçilemediğini mi
Çocukların annelerinden önce yaşlandıklarını mı tartışmalıyız, içindeki çocuğu bile erken yaşta öldüren büyüklerin zalimliğini mi

Güzel yıllardı. Ne güzel dostlarımız vardı hepsinin gönlü cebinden zengin.
Hiçbirinin yüreklerimizde miadı dolmadı. Hiçbiri haksız kazancın peşine takılmadı, hiçbiri yangında bırakmadı diğerini. Ve hepsi de öldürülen terbiyenin, yaşatılan terbiyesizliğin sebebi olduğunu bilir.
Şimdi dilimizle kapattığımız mektuplardaki hijyenik yılları mı tartışmalıyız, klozet kapaklarının bile bazı insanların ağzından daha temiz olduğunu mu

İlahi rüzgarlar sessiz eser ama duymak isteyenlere çok şeyler fısıldar.
Böyle söylendi böyle bilinir.
Vicdanın kapısı kapalıysa megafon bile nafile! Çünkü hafızalar en kolay bu ülkede silinir.

MUTLULUK TAKVİMİ