Zaman zaman siyah beyaz bir film gibi önümüzden geçip gidiyor güzelim yıllar. Çocuğuz hala, bütün güzellikler bizimle yürüyor. Şarkıların sesi geliyor sahilden. Ceketler buruşuk, pantolonlar yamalı. Kırmızı boyalı otobüsler döküntü ama küçükler büyüklere yer veriyor. Ahlaki çöküntü başlamamış henüz. Kitap okuyan yoksul insanlar zamanı. Zengin olmak için insanlıktan çıkanlar olsa da alkış tutulmuyor. Şerefli bir hayatın ahşap merdivenlerini çıkmayı emrediyor hayat.
***
Sular çeşmeden içiliyor, fırıncılar ekmeğin gramajından çalmaya başlamamış daha. Rüzgarla buluşan tepeleri seviyoruz en çok. Alçaklar o zaman da var ama şimdiki gibi itibar görmüyor. En yüksek duvarlar bacak kadar boyumuzun karşısında çaresiz kalıyor. Her mahallede Sadri Alışık gelenekleri. Dürüstlük ve haysiyet uğrunda ölünecek kadar değerli.
Radyolarda yürek yakan besteler, sevda çekmek herkesin harcı. Evler ahşap, sevgiler uzun sürüyor. Severek ayrılanlar en çok "Sevemedim kara gözlüm" şarkısını dinliyor.
***
Kömür dumanlı kara vagonlar geçiyor, içi asker dolu. Her birine selam çakılıyor tren yollarının kenarından.
Kuzuları alıp kurtlara ikram etme devri başlamamış henüz. Herkes kendi hayatının terzisi ama başkalarının söküğünü de dikiyor. Kimse kimsenin ocağına incir ağacı dikmiyor. Denizlere atılan iyiliklerin hikayesi anlatılıyor kapı önü sohbetlerinde.
***
Sırtlarında kömür küfeleriyle insanlar geçiyor mahallenin orta yerinden. İnsanların içinde gurbet özlemi. Türkülerde sılada bir evin bacası olanlar da var, Fırat kenarında yüzen kayıklarını İstanbul'a getirenler de. Fistanı var kadınların, erkeklerin verdikleri sözden tornistan ettiği pek görülmüyor. Garlar insan dolu, barlar uyuşturucu yuvası değil.
***
Dantelli masa örtüleri zamanı.
Sandıklar naftalin yüklü, genç kızların çeyiz sandıklarının bir anlamı var.
Erkeklerin kucaklarında seyahat eden kadınlara değil, sanatın ruhunu hisseden kadınlara "sanatçı" deniyor.
Bakır kapları kalaylamak bile sanat.
Herkes borcunu zamanında ödüyor.
Yere düşeni kaldırmak her insanın boynunun borcu. İnce boyunlu sürahilerden dağıtılan sular ölmüşlerin ruhuna gidiyor. Yalancı cennete bilet kesme devri başlamamış daha!