SICAK yaz günlerinde çeşmelerin ucuna hortum bağlanırdı da fıskiye olurdu çocuklara. Gazozlar yazlık sinemalar. Gecekondu mahallesinde otururduk ama çiçek kokulu avlular vardı, incir ağaçlarında "bizi koparın" diye gözümüzün içine bakan incirler.
Günler güzel bakardı insanlara, mutlu olmak için sebeplerimiz çoktu.
Mahalleler kaybolduktan sonra uçurumlar büyüdü çocuklarla birlikte.
Yalan en doğru gerçek oldu.
***
Yazın erken uyanırdı sokaklar, bizler sokaklara uzanırdık çıplak ayakla. Kapısı ve çiçekleri bol olan özgür bir dünya özlemimiz vardı ya da 80 günde devrialem. Tatilde bile kitap okurken öğretmenlerimizi arardık. O aydın, yürekli ve merhametli öğretmenlerimizi.Onların verdiği eğitimle, parayla ahlaksızlığı asla birleştirmedik ve onlara olan sevgimizi ve saygımızı da hiçbir şeyle değiştirmedik.
***
Evimize ayda bir kez giren ete karşılık, yoksul analarımız semt pazarından filesi dolu gelirdi. Babalar akşamları evlerine kocaman bir karpuzla gelirdi. Karpuz şimdi dilimle satılıyor da meslek onurunu bile satanların yanında karpuz dilimi nedir ki!***
Her şeyin tedavisi mümkün, ekonomi bile düzelir ama ahlaki çöküntünün reçetesi yok. Nefret iklimi küresel ısınmadan beter. 16 yaşındaki veletler 6 kişi bir olup yaşlı bir insanı metroda döverken harika seyirciler var. Derin izler bırakan aşklar bitti, gündelik ilişkiler moda.Varsa yoksa para! Ekmeklerin gramajı da bozuldu hamuru da.
Canına yandığımın İstanbul'u uyuşturucu batağı fuhuş yatağı.
Yasalar kişiye özel. Şimdi en kolay şey insan satın almak!