Ne zaman birine "nasılsın" diye sorsam birçokları hayatlarından yakınır. Bazıları geleceklerinden vurulmuştur, bazıları geçmişinden.
"Geçinip gidiyoruz" derler de yaraları yüzlerinden okunur.
***
"Çocukların nasıl" desem, birçoğu parasız eğitimin hak olduğu bir ülkede, okul taksitlerini denkleştirme çabasını anlatır.
Korkulara uygun adım.
***
Bazen dostluk yürek acısını da sormaktır, yürek acısı kimde yok ki!
Özgürlüklerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayanlar, kendilerine tutuklu kalırlar da bunun adı ömre kilit vurmaktır. Saygı duyarım.
***
Elbette su akar yerini bulur.
Herkesin kalbinde yaşattığı bir efsanesi vardır. Her insan kendisi yaratır efsanesini, kendisi öldürür.
Bir bakmışsınız esamesi bile okunmaz olur.
***
Bazı sorular yasaklıdır. Saygısızlığın dibe vurduğu bir ülkede dayanamam sorarım. "Medeniyetimiz neden hala deniz seviyesinin altında" Gerçekler verilmeyen cevaplarda saklıdır.
***
Hayatın içinde herkes bir dizi karakteridir. Yalanlar en büyük doğrularıdır bazılarının. Yalan doğrudan arta kalan değildir ve bir yılan gibi sokulmaktadır onların koynuna. Nasılsa günahları bile başkalarının boynuna.
***
Kendi halindeki insanlar çocukları için aydınlık ve huzurlu bir ülke düzeni dilerler. İnsanlara yüksekten bakanlara, buğday tarlalarının gökdelenlerden değerli olduğunu fark edip etmediğini sorarız gülerler.
***
Bazılarına göre; "iyilik kendisine yapılanları kötülüğe çevirecek kadar değersiz bir duygudur." Onlara "dur" diyemezsiniz, kendinize diyeceksiniz.
Onlara benzemek yakışık almaz!
***
Hayatın insanlara oynadığı oyunların içinden çıkabilmek öyle kolay değildir. Bundan birkaç yıl önce çocuklarına siyanür içiren bir annenin dramını okumuştum. Uç uç böceklerine bile terlik ısmarlayan annelerin çocuklarına siyanür içirmesi nasıl bir cinnet halini içeriyordu acaba O kadını kim bu hale getirmişti Haberin altında "Türkiye'nin yüreği burkuldu" diye yazıyordu da şimdi birilerine sorsak o kadını kim hatırlar acaba