Sosyal medya; şeytanın kara kutusudur. Saygınlığa değil, kolay yoldan elde edilen popülerliğin çamurlu yatağıdır. Azalan insanlıkla çoğalan ahlaksızlığın kardeşliğini işaret eden mezbahadır. Her türlü masumiyet öldürülürken, tedavisi tıbben mümkün olmayan bir nefret hastalığı yayılmaktadır cep telefonları aracılığıyla!
***
Sosyal medyayı kullanmakla insanları birbirine düşürmek arasında tetikte bekleyenler varken, herkes ahlak bekçisi herkes kendi nefretinin jürisi olmuş. Ama asıl mesele kendine bir rol biçmek, üretmeden tüketmek, temiz olanı kirletmek! Görgüsüzlüğün daniskası olanların ahlaksızlık pastasıdır sosyal medya.
***
 Parası olanın yediklerini içtiklerini sosyal medyada sergilemesi özellik sayılıyor. Sadece güzel diye oyuncu yapılan şuh kadınlar, yakışıklı diye dizilerde paha biçilmeyen içi boş adamlar kolay kazancın simgeleri olarak topluma ayna tutuyor. Kafa koparan nafaka avcılarına bile 'sanatçı' denilirken, beleş yemekleri şapır şupur yiyenlerin programına 'sanat' damgası vuruluyor. Yükselen değerler o kadar alçaldı ki, göz gözü görmüyor!
***
Sövgülerin övgü aldığı bir dünyada yaşadığımız ortadayken, daktiloyla bilgisayar arasındaki farkı anlatmamız gerek. İfade gücünü bilgiden almayan insanlara karşılık, nerde o saman kağıdı kitaplarımız, nerde kitap gibi konuşan eski insanlarımız!
 Emeklerken bizlere sevmeyi öğreten o mahalle insanlarını özlemekle geçti yıllarım. Camdan cama büyüyen aşklarını taşların altına bırakan mahalle delikanlılarının arkadaş ıslıklarıyla büyüdüm. Bizler siyah beyaz film afişlerinin önünde yalınayak çocukluğumuzu ararken, yeni moda terazilerde kötülüklerin ağır bastığı kefeler para ediyor artık!
***
Sürahiye su doldurmanın cebini doldurmaktan daha değerli olduğu zamanlardan geliyorum ama biliyorum ki eskileri yazıyor olsam da eskisi gibi olan hiçbir şey yok ve olmayacak.
 İnsanlar kendilerine zenginlik tasarlamakla haşır neşirken, teknolojinin insan hayatına ne tür zenginlikler kattığını görüyoruz!

 
									 
								 3
									3