Daima!

İNSAN; evrenin yapıtaşı.
Hayatın albümleri harika insanlık fotoğraflarıyla dolu ama bir o kadar da insanlıktan çıkmanın belgeleriyle!
Ne yazık ki insanı insan yapan değerlerin hızla tüketildiği kirli bir dünyada yaşıyoruz artık.

İnsanlığın ruhunda duygular berraktı, cam güzelleri gibi.
Teknoloji duyguya silah çekti, yıldızların simyasını bitirdi.
Kimyasal silahlar nükleer santraller öldürücü virüsler üretti.
Yanına da "para için ruhunuzu bile satabilirsiniz" notunu iliştirdi.
Bütün kapıları soysuzluğa açtı da duygular içine kapandı.

İnsanlığın yaratılışında duygular netti, sevgi ve saygı gibi.
Teknoloji namertlik üretti, gücünü insanlık dışı kullananlar için kalleşliğin bütün hallerini öğretti, duygusal kanıtları da yok etti.
Postacı kapıyı iki kere çalardı gerek kalmadı, şimdi maillerde ruhu çalınıyor insanlığın. Karnı zil çalıyor sokaktaki çocukların duyan yok!

İnsanlığın yaratılışında vicdan vardı, utanmak duygusu, teknoloji merhameti de yok etti laneti üretti, ihanetin borsa değerini yükseltti.
Cehaletin cehenneminde teknolojinin devrimi nasıl olurmuş gösterdi.
Dokusunu kaybeden eller, karanlığa meyilli gözler, hormonlu gıdalar, Çocukların masumiyetinin üzerine yürüyen sanal ordularla beyinlere kazınan şiddetin bütün halleri.

Sonuç olarak, yıldızı parlayan teknoloji insanlığın ruhunu satın aldı, kalbine girdiği ülkelerin beynini kontrol altına aldı. Vicdana gerek duyulmayan bir dünya üretti.
Arsızın hırsızın dolandırıcıların nasıl korunmasını öğretti, iftirayı, yalanı.
Saygın olanı değil popüler olanı.

Nostalji çocukluğumuzun tahta sandalyeli çay bahçelerinde unutulmuş siyah beyaz bir gazete sayfasıdır. Şiirli kartpostal, haksızlığa karşı mücadele eden yaşlı bir şövalye!
Demokrasiyi bile öldüren teknoloji şimdi kaderimizin yolunu çiziyor.
Buna da kıyamet çizgisi deniyor.

O teknoloji; insan ömrünü kısaltmanın bütün formüllerini meraklı insanların üzerinde denerken, trolleri, popüler yavşakları, göz boyama ressamlarını ve ihanet timlerini hafife almanın bedelini de çocuklar ödeyecek.