Bizlere düşen!

DÜŞÜNÜYORUM da insanların kolayca öldürüldüğü bir dünyada ne yazabiliriz ki! Kalleşliğin arkasına saklananların terörle adaş olduklarını mı Türkiye'ye huzur vermemek için inşa ettikleri namussuz dünyayı mı
Ortadoğu'da saldırmak istedikleri ülkeleri terörist ilan edenlerin bu şerefsiz saldırıda parmakları olmadığını mı
PKK'lı teröristlerin kullandığı silahlara bakın yeter!

Terör örgütlerinin hangi amaçla kurulduğunu ve kimlere uşaklık ettiğini biliyoruz. Dini imanı olmayan leşlerin "terörist" olmayı gurur saydığı bir dünyada onların arkasında duranlara iyi bakmak gerekir.
Her kansız teröristin arkasında ondan daha kansız insanlar vardır.
Bunların başını Amerika, İsrail ve İngiltere çeker. Biri kuklaların ipini çeker, biri tetiği çeker ve yine şehitler yaralılar veririz.

TUSAŞ Tesisleri'ne yapılan saldırının arkasında olanların, olağanüstü bir dönemden geçen ülkemiz için seçilmiş piyonlar olduğunu söylemeye gerek yok. Barış; kansız ülkelerin tahammül edemeyeceği gerçeğin adıdır. Onlar PKK gibi örgütlerin silah deposudur!

Şehitlerimiz kalite kontrol görevlisi Cengiz Coşkun, çalışan Hasan Hüseyin Cambaz, güvenlik görevlisi Atakan Şahin Erdoğan, sırtından vurulan taksi şoförü Murat Aslan'la birlikte TUSAŞ'ta görevli makine mühendisi Zahide Güçlü. Eşinin gönderdiği çiçeği almak için nizamiyeye giderken saldırının ortasında kalan 37 yaşındaki Zahide Güçlü, hastanede yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. O insanlar yaşamayı hak eden, sonsuz emeğin, bilginin birikimin insanlarıydı.

Almamız gereken tedbirler vardı, onları da sorgulamamız gerekir. Çok önemli ve stratejik bir tesisin bu kadar korunmasız olmasının bir açıklaması vardır elbet!
Saldırılan alçaklığından korunmak için tedbiri elden bırakmamız gerektiğini bilmeliyiz. Teröristlerin, yetiştirilmiş ajanların "mülteci kılığında" bu topraklarda sokulmadığı ne malum!
100 bine yakın Suriyelinin nerede olduğu bile bilinmiyor. Onurlu şerefli mülteciye can kurban ama uyuşturucu satıcılarını, çete kuranları ve teröre yataklık edenleri bulabilmek için ince eleyip sık dokumamız gerekiyor.

Terörü lanetliyoruz. Şehitlerimizin yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bunları hep yapıyoruz ama bizler bu kahpelikler dünyasında hala yüreklerdeki terörden vazgeçmiyoruz. "Bu son olsun" diyoruz ama 3 gün sonra her şeyi unutuyoruz.