Affetmek!

R öğretmen derste öğrencilerine bir teklifte bulunur. "Yarın birer torba ve 5'er kilo patates getireceksiniz!" Ertesi sabah öğrencilerin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır.
Öğretmen, "bugüne dek affetmeyi istemediğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun" der.
Bazı öğrenciler torbalarına üçer beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen asıl meseleye gelir. "Bir hafta boyunca nereye giderseniz, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız."

***

Aradan bir hafta geçer.
Kendilerinden istenileni yapmış olan öğrenciler sızlanmaya başlar. "Hocam bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor." Öğretmen anlamlı bir hayat dersi verir. "Görüyorsunuz ki affetmeyerek aslında kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ağır yüklere mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bağış olarak düşünüyoruz. Halbuki affetmek kendimize verdiğimiz bir ödüldür."

***

Emine Behrami adlı İranlı bir kadın, bundan yıllar önce evlilik teklifini reddettiği için, yüzüne kezzap döküp gözlerini kör eden adam için önce mahkemede "kısasa kısas" istemişti.
Ama son anda "affetmek fazilettir" diyerek affetti. Affetmese, "kısas yasasına" göre adamın her iki gözüne 5'er damla asit damlatılacak ve gözleri kör edilecekti.

***

Görmenin nasıl kutsal olduğunu bilen kadın, gözlerini alan adamı karanlıklara mahkum ettirmeyerek faziletini gösterdi. Adamın gözleri yaşardı. O kadının; gözlerini alan adamı bağışlarken gördüklerini, o adam, hayatı boyunca göremeyecek.
İnsansa eğer. En çok da kadının görmeyen gözleriyle dünyaya nasıl baktığını merak edecek.

***

İngiliz şair Rudyard Kipling'in oğluna yazdığı "Eğer" adlı şiirden bir bölümü yayınlıyorum. "Eğer bütün etrafındakiler kendilerini kaybedip seni itham ettikleri zaman, sen kendine sahip olabilirsen.
Eğer senden şüphe edenlere karşı mülayim davranarak kendine itimat edebilirsen. Eğer bekleyebilir de beklemekten yorulmazsan ve senden nefret edildiğinde sen nefrete kendini kaptırmazsan. Her şeyiyle dünya senindir. Daha kıymetli bir adam olursun oğlum."

***

İranlı onurlu kadının öğrettiği gibi; nefretin galip gelmesi kendimize yenilgimizdir. Bizler de sırtımızdan vuran dost kılığında kalleşleri, canlı kılığındaki leşleri tanıdık. Haram yiyen ve yatlarda halay çeken çakalları gördük. Nefrete gerek yok ama böyle insanları affedersem kendimi affetmem. O yüzden onları yok saymak ve silip süpürmek yeterli sonuç. Ayrıca böyle insanları biz affetsek Allah affetmez!