Türkiye siyasetinde son dönemin en tartışmalı başlıklarından biri, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) içine sürüklendiği krizler zinciri. Bir yanda ağır yolsuzluk ve rüşvet iddiaları, diğer yanda belediyelerde art arda gelen görevden almalar ve istifalar. CHP'nin ülkenin ana muhalefet partisi olarak yaşadığı tıkanıklık, yalnızca parti içi dengeleri değil, Türk demokrasisinin geleceğini de doğrudan ilgilendiriyor.
Parti, uzun süredir kendi kimliğini ve vizyonunu tartışıyor. Seçim mağlubiyetleri, ittifak krizleri ve kadrolar arasındaki güç mücadelesi CHP'yi kırılgan hale getirdi. Bu ortamda yeni bir liderlik yarışının gündeme gelmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Yaşananlar karşısında yorgun düşen CHP'nin tabanı, artık bu tartışmaların geride kalmasını istiyor.
Haberin DevamıCHP yönetiminde deneyim ile yenilenme arasındaki dengeyi kurmak kolay değil.
Parti kulislerinde dillendirilen kayyum ihtimali, Türkiye'de yerel demokrasi açısından çok ciddi bir kırılma noktası anlamına geliyor. CHP'nin büyükşehir belediyeleri, partinin hem siyasi hem ekonomik gücünün dayanak noktasıdır. Kayyum tartışmaları, yalnızca CHP için değil, Türkiye'deki siyasal çoğulculuk için de bir stres testine dönüşebilir.
Beykoz Belediye Başkan Vekili Özlem Vural Gürzel'in istifası parti teşkilatları arasındaki huzursuzluğun dışa vurumu oldu. Bu karar sadece bireysel bir karar değil; partideki dağınıklığın da adeta sembolü. Eğer bu dağınıklık ve parti içi kavga görüntüsü devam ederse önümüzdeki aylarda benzer istifalar başka il ve ilçelerde de gündeme gelebilir. Bu, CHP'nin örgüt bütünlüğünü daha da zayıflatacaktır.
RÜŞVET KISKACI
Türkiye'nin bugün içine girdiği yolsuzluk ve rüşvet sarmalı, yalnızca ekonomik değil kültürel, ahlaki ve siyasal bir mesele. Kamu kaynaklarının şeffaf kullanılmaması, denetim mekanizmalarının devre dışı kalması ve siyasi etik anlayışının aşınması, sistemin en ciddi sorunları. Dünya endekslerinde Türkiye'nin yolsuzluk algısı bakımından gerilemesi tesadüf değil. Bu tablo, demokratik kurumların gücünü de zedeliyor.