Ukrayna ve Avrupa için büyük hayal kırıklığı

Ukrayna'daki savaş, yalnızca Avrupa'nın değil, tüm küresel güvenlik mimarisinin geleceğini belirleyecek bir dönemeçte. Yarın Amerikan toprağı olan Alaska'da yapılacak Putin-Trump zirvesi, diplomatik takvimde sıradan bir buluşma değil, âdeta bir satranç tahtasının ortasında kritik bir hamle. Daha üç gün kala Avrupa Birliği'nden gelen sert mesaj, bu görüşmenin ne kadar büyük riskler barındırdığını ortaya koyuyor.

27 AB ülkesinden 26'sı, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ve sınırların zorla değiştirilemeyeceğine dair güçlü bir ortak açıklama yaptı. "Ukrayna halkı geleceğini özgürce belirleme hakkına sahiptir" cümlesi, diplomatik literatürde net bir irade beyanıdır. Ancak bu imza listesinde Macaristan'ın eksik oluşu, Avrupa'nın içindeki fay hatlarını bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Rusya ile yakın ilişkilerini koruyarak, Brüksel'in Ukrayna konusundaki yekpare tutumunu defalarca bozmuş bir lider.

Haberin Devamı

Bu kez de 'tribünden talimat verilmemesi gerektiğini' söyleyerek yine farklı bir çizgi çizdi. ABD Başkanı Donald Trump, seçim kampanyasından bu yana Ukrayna'daki savaşı kısa sürede bitireceğini iddia ediyordu, hatta "24 saatte bu işi bitiririm" demişti. Ancak masadaki olası senaryo, 'adil ve kalıcı barış' kavramını tartışmalı hâle getiriyor. Basına yansıyan plana göre Rusya, Kırım ve Donbas'ı elinde tutacak; buna karşılık Herson ve Zaporijya'dan çekilecek. Bu tür bir toprak değiş tokuşu, Ukrayna anayasasında köklü değişiklik gerektiriyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, fiili durumu kabullenmenin başka, uluslararası sınırları değiştirmeyi resmen tanımanın başka olduğunu vurguluyor. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ise çok net: "Bu bizim anayasamıza aykırıdır".

Kiev yönetimi, kendi katkısı olmadan Kremlin'le yapılacak hiçbir anlaşmayı kabul etmeyeceğini defalarca dile getirdi. Toplantının Alaska'da yapılacak olması, diplomatik açıdan ince bir tercih. Burası hem ABD toprağı hem de Rusya'ya coğrafi olarak en yakın eyalet. Üstelik ABD, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (ICC) yargı yetkisini tanımıyor; dolayısıyla Putin açısından herhangi bir hukuki risk yok. Tarihsel olarak da Alaska, 150 yıl önce Rusya'dan satın alınmış bir bölge. Bu sembolizm, Trump'ın 'yakın komşuların sorunlarını komşuluk masasında çözmesi' mesajıyla örtüşüyor. Avrupa, savaşın kendi sınırlarının dibinde şekillenmesine seyirci kalmak istemiyor.