Tarihi bir adım

Türk Havacılık Uzay Sanayii (TUSAŞ) benim çok yakından izlediğim ve takdir ettiğim bir kurum. Küresel ölçekte çok dikkat çeken başarılara imza atıyorlar. Eş zamanlı olarak üzerinde çalıştıkları konu ve platform sayısı oldukça fazla. Bir taraftan Anka ve Aksungur Siha'ları diğer tarafta Gökbey helikopteri, Hürkuş, Hürjet gibi her biri kendi alanında çok önemli olan hava araçlarını geliştiriyorlar.

Dünyada Airbus, Boeing ve Lockheed Martin dışında aynı anda bu kadar farklı sisteme konsantre olabilen ve sonuç alabilen başka bir kuruluş bilmiyorum. Türkiye'nin özgün ve fikri mülkiyet hakları kendisine ait bir savaş uçağı geliştirme fikri uzun yıllar öncesine dayanıyor. Fakat bu işin zorluğu, mali ve teknolojik gereklilikleri nedeniyle yakın zamana kadar somut adım atılamamıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tıpkı Türkiye'nin Otomobili Togg'da olduğu gibi Millî Muharip Uçak konusunda da siyasi kararlılık ortaya koydu ve süreçlerin hızlanmasını mümkün hale getirdi. Togg ile mukayese edildiğinde elbette uçak konusu çok daha zor ve karmaşık.

strong class"read-more-detail"Haberin Devamı

Kısa süre önce Kaan adı verilen savaş uçağının kademeli şekilde üretim aşamalarını tamamlaması gerekiyor. Dünyadaki diğer örneklerine bakılınca bu zaman diliminin en az 10 yıl hazırlık gerektirdiği görülebilir. Bu konuda dünyanın en iyisi olan ABD ile örneğin F-35 programı için en az bu kadarlık bir süreye ihtiyaç duydu. Uçağın hâlâ teknik olarak geliştirilmesi gereken yönlerinin olduğu görülüyor. Kaan'ın geliştirilme aşamasındaki birçok teknoloji Türkiye'de mevcut. Gerek TUSAŞ gerekse diğer program ortakları önemli bir kapasiteye ulaştı fakat yurt dışından alınması, temin edilmesi gereken sistemler de var. Dünyada hiçbir uçak yüzde yüz bir ülkenin kendi kaynak ve parçalarıyla üretilemez. O nedenle yüzde yüz yerlilik diye bir hedef gerçekçi olmaz. Önemli olan kritik sistemleri Türkiye'nin üretebiliyor olması ve bağımlılığı en aza indirmektir. Kaan gerçekleştirdiği ilk uçuşta F-16 motorları kullandı.

Bir süre daha bu motorlar kullanılacak. Bu sürecin ikinci aşamasında Türkiye kendi motorunu kullanmayı hedefliyor. Bunun için şu anda TEI'de (TUSAŞ Motor Sanayii) hummalı bir çalışma yürütülüyor. TEI'de Prof. Dr. Fahrettin Öztürk kısa süre önce Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine geldi. Genel Müdürlük koltuğunda ise Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit bulunuyor. Her iki isim de çok büyük birikime sahip, ekipleri iyi motive eden yöneticiler. Motor çalışmasında önemli rol alabileceklerine inanıyorum. Altını çizmek istediğim bir husus daha var. Bu tip projeler yürütülürken kamuoyunda çok hızlı sonuç alınmasını bekleyen bir talep oluşuyor. Bu da çalışan mühendis ve yöneticiler üzerinde aşırı baskı ve strese neden oluyor.