Suriye'deki gelişmeler çok endişe verici
Suriye'deki savaş, 2011 yılından bu yana hem coğrafi hem de toplumsal açıdan büyük bir yıkıma neden oldu. Ancak son dönemde, olayların şiddetini artıran ve daha da derinleştiren bir unsur var: Mezhep çatışmaları. Bu olaylar sadece Suriye halkını değil, bölgedeki diğer ülkeleri ve uluslararası toplumun genelini de etkiliyor. Suriye'deki mezhep çatışmalarının en temel kaynaklarından biri, yıllarca süren mezhebi gerilimlerin ve ayrımların üzerindeki örtünün savaşın patlak vermesiyle bir anda kalkması oldu.
Haberin DevamıSuriye'nin yaklaşık yüzde 74'ü Sünni Müslüman'dan oluşurken, yönetici elit ise büyük ölçüde Alevi kökenli Baas Partisi'ne mensuptu. Bu durum, tarihsel olarak toplumda bir tür güç dengesizliği yaratmıştı. Suriye'deki mezhep çatışmaları, bu derin ayrılıkların üzerine eklenen siyasi ve ekonomik krizlerin bir sonucu olarak şekillenmeye başladı. Günümüzde, Suriye'deki dini grupların ülkedeki egemenlik ve güvenlik üzerine farklı vizyonları da çatışmaların dozunu artırıyor. Alevi inancına sahip olan Esad rejimi, Sünni çoğunluğa karşı verdiği mücadeleyi 'diktatörlük karşıtları' veya 'teröristlere karşı haklı bir savaş' olarak savunuyordu. Öte yandan isyancılar ve çeşitli muhalefet grupları, Esad yönetiminin mezhepçi ve baskıcı politikalarına karşı direniş gösteriyordu.
NE YAPILMALI
Suriye'deki mezhep çatışmalarını engellemek, yalnızca bölgeyi anlamakla kalmayıp, küresel ölçekte de çözümler geliştirmeyi gerektiriyor. Ancak burada önemli bir soru var: Uluslararası toplum, savaşın taraflarını denetleyebilecek ve çatışmayı sonlandırabilecek bir güce ve iradeye sahip mi Öncelikle, Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICJ) gibi uluslararası kurumların daha aktif bir şekilde devreye girmesi gerekiyor. Bu çatışmanın çözülmesi için siyasi çözüm yerine diplomatik izolasyon ve ekonomik yaptırımlar gibi araçlar daha etkili olabilir. Suriye'nin yanı sıra, çatışmanın arkasında bulunan bazı bölgesel güçlerin etkisi de göz ardı edilmemeli. Türkiye, coğrafi olarak Suriye'ye komşu olması ve tarihsel bağları nedeniyle, çatışmalardan en fazla etkilenen ülkelerden biri. Türkiye, sınırlarını güvence altına almak için askeri müdahalede bulunmuş olsa da, aynı zamanda bölgedeki mülteciler meselesiyle de karşı karşıya. Bölgesel diplomasinin güçlendirilmesi, Türkiye'nin yanı sıra diğer bölgesel aktörlerin de işbirliği yapmasını gerektiriyor.