Komşuluk dengesi ve büyüyen tehditler

Yakın coğrafyamızda istikrarsızlık kronikleşti. Haritaların sınırları duruyor ama içerikler sürekli değişiyor. Bu karmaşık tabloda Türkiye'nin en zorlu komşularından biri kuşkusuz İran.

Ankara ile Tahran arasında uzun bir geçmişe dayanan diplomatik bir gelenek var. Aralarındaki sınır neredeyse 400 yıldır değişmedi. Bu bile başlı başına dikkate değer bir jeopolitik istikrar göstergesi. Ancak görünürdeki bu sükûnet, zaman zaman oldukça gerilimli bir zeminin üstünde ilerliyor.

Türkiye, İran'la ticaret yapmak, enerji iş birliğini sürdürmek ve bölgesel krizlerde iletişim kanallarını açık tutmak istiyor. Bu, hem ekonomik hem de diplomatik olarak mantıklı bir tercih. Ne var ki İran'ın bölgedeki bazı adımları, Türkiye'nin stratejik çıkarlarıyla örtüşmüyor. Özellikle Suriye ve Irak'ta, mezhep temelli politikalarla silahlı gruplara sağlanan destek, Türkiye'yi doğrudan etkileyen bir güvenlik sorunu hâline geldi.

Haberin Devamı

Bir başka kırılgan başlık ise İran'ın nükleer faaliyetleri. Türkiye, bölgesinde nükleer silaha sahip hiçbir ülke istemiyor. İsrail bu denklemde zaten ayrı bir tartışma konusu. Ancak İran'ın da nükleer kapasiteye ulaşma arzusu, Ankara için ciddi bir güvenlik tehdidi olarak algılanıyor. Bu sadece askerî bir risk değil; aynı zamanda caydırıcılık dengelerini sarsan, diplomatik alanı daraltan bir gelişme.

Tahran, Batı'yla yaşadığı gerilimlerde bu nükleer kartı zaman zaman öne sürüyor. Türkiye ise bu konuda, uluslararası normlara bağlı bir tutum sergiliyor. Diplomatik dille ifade edilse de, nükleerleşmiş bir İran fikri Ankara'da ciddi rahatsızlık yaratıyor.

Son yıllarda Türkiye ile İran arasında bir yandan ticaret hacmi artırılmak istenirken, diğer yandan Kafkasya'dan Suriye'ye, Yemen'den Lübnan'a uzanan geniş bir coğrafyada nüfuz rekabeti yaşanıyor. İran'ın 'Şii Hilali' olarak adlandırılan stratejik kuşağı güçlendirme çabası, Türkiye'nin bölgesel vizyonuyla zaman zaman çatışıyor.

TÜRKİYE GÜVENİLİR KOMŞU

Suriye iç savaşı bu anlamda en somut örnek. Türkiye Esad rejimini meşruiyetini yitirmiş bir aktör olarak görürken, İran rejime hem siyasi hem askerî düzeyde destek verdi. Sonuç: Aynı cephede bile yan yana gelemeyen iki ülke.

Haberin Devamı