Depremleri değil ama afetleri önleyebiliriz

Pazar günü akşam saatlerinde Balıkesir'in Sındırgı ilçesi merkezli 6.1 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. İstanbul'dan İzmir'e ve Marmara'nın dört bir yanında hissedilen bu sarsıntı, binlerce insanı panikle sokağa döktü. Yetkililer "Olumsuz bir durum yok" dese de Balıkesir'de yıkılan -ciddi sayıda- bina olduğu anlaşıldı, bir vatandaş hayatını kaybetti.

Bu yaşadığımız aslında yeni değil. Ne yazık ki 17 Ağustos'un yıldönümüne birkaç gün kala, hafızamıza yeniden deprem gerçeğini hatırlatan bir sarsıntı yaşadık. Şimdi bakın, televizyonlarda gün boyu uzmanlar, belediye başkanları, afet yetkilileri konuşacak. Önümüzdeki birkaç gün içinde gazetelerde/ekranlarda yine 'büyük İstanbul depremi' vb. başlıklar göreceğiz. Sonra mı Maalesef, tıpkı geçmişte olduğu gibi, konu yeniden gündemin alt sıralarına düşecek. Deprem böyle arada bir gündeme gelince hiçbir ilerleme sağlanamaz.

Haberin Devamı

Oysa 17 Ağustos 1999'dan bu yana geçen 25 yılda, korkunç kayıplara neden olan Kahramanmaraş merkezli depremleri de yaşamamıza rağmen, yapılması gerekenlerin çok azını yapabildik. Depremi yalnızca yıl dönümlerinde, anmalarda ve afetin hemen ardından hatırlamak, Türkiye'ye zaman kaybettiriyor. Bu ülkenin en ciddi beka sorunlarından biri olan deprem gerçeğini hâlâ günübirlik reflekslerle ele alıyoruz.

Türkiye gibi birçok açıdan güçlü ve büyük bir ülkenin insanlarının hâlâ böyle derme çatma binalarda yaşıyor olması, 6.1 gibi bir büyüklükteki sarsıntıda ölümlerin yaşanması kabul edilemez.

Ben yaklaşık 35 yıldır deprem, afet yönetimi, kentsel dönüşüm gibi konularda yazan ve yayın yapan bir gazeteciyim. Hep aynı şeyi söylüyorum: Deprem gerçeği, sarsıntı olmadığında da konuşulmalı. Çünkü afet öncesinde alınmayan her önlem, afet sonrası yaşanan acıların ön sözü oluyor.

AFAD verilerine göre Türkiye'nin yüzde 70'i, aktif deprem kuşakları üzerinde yer alıyor ve nüfusun yüzde 95'i deprem riski altındaki bölgelerde yaşıyor. 2023 Kahramanmaraş depremlerinde 11 ilde 50 binden fazla vatandaşımızı kaybettik. Yıkılan ve ağır hasar gören bina sayısı 300 bini geçti. Peki, biz hâlâ İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir gibi milyonlarca insanın yaşadığı şehirlerde olası büyük depreme karşı tam anlamıyla hazır mıyız

Haberin Devamı

HAYIR, HAZIR DEĞİLİZ!

Afetlere hazırlık anlamında kendi disiplinlerinin ötesine geçerek insanları bilgilendiren, uyaran Prof. Dr. Celal Şengör, Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Süleyman Pampal, Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu gibi hocaları çok takdir ediyorum.