Neden okuyoruz

Güzel dinimiz İslâm, şahsî refah ve kalkınmaya odaklanmaktan ziyade toplumsal manada kalkınmayı, insanların bir arada maddî-manevî anlamda hür, kaygı ve korkularından arınmış, güven içinde huzurla yaşamalarını sağlar.

Elbette bu huzur ortamı kural ve kaideler çerçevesinde gerçekleşir. Kuralsızlık, yani kanunsuzluk denilebilecek bir düzen, insan hislerinin galeyanı ile zulme ve kaosa dönüşmektedir. Kısaca dinimizin emir ve yasakları olarak özetlenebilecek bu kural ve kaideler ise sorgusuz sualsiz, keyfî yasak ve serbestliklerden ziyade fıtratlara ve vicdanlara uygunluğu da barındırdığından, ön yargılardan arınmış şekilde bu kural ve kaideleri inceleyen her insaf ehli, bunların insanların saadetinin temeli olduğunu anlar.

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de her çağa özel olarak hitap eden Kur'ân-ı Kerîm'in çağımıza bakan yönlerini izah eden eserler telif etmiştir. ağa, yani topluma uygun huzur ortamının temini adına Kur'ân-ı Kerîm'e başvurarak asrın idrakine uygun mesajları eserlerinde istifadeye sunmuştur. Bu mesajların akl-ı selim sahibi kişilerin dikkatini çekmemesi mümkün değildir. ünkü insanlığın saadetinin anahtarı bu eserlerdedir.

Öyle bir saadet ki, bizleri en aciz hissettiğimiz, korktuğumuz, anlamlandıramadığımız, çözemediğimiz meselelere karşı uyandırarak hayatı sağlam temeller üzerine oturtmamızı sağlar. Beşerî yap-boz kanunlarla çözülememiş meseleleri, ilim ve hikmet pencerelerinden bazen bir cümleyle halleder. En derin meseleleri temsillerle su yüzüne çıkarır. Kalpleri ve akılları tatmin ederek, zihinlerde ve bedenlere sükûnete vesile olur. Bunlar milyonlarca insanın tecrübeyle tasdik ettikleri, herkesin de tecrübesine açık hakikatlerdir. Yeter ki tenkit ve kötülemek fikriyle nazar gösterilmesin. Samimî, hakikati arayan bir seyyah misaliyle objektif olarak bu hakikatler irdelensin, anlamaya çalışılsın. Kalplerdeki ve akıllardaki olumlu değişimler inkâr edilemeyecektir. Bu yüzden şimdi daha çok okumak ve okutmak vakti.