Madem ahiret var...

"Bu zamanda Risale-i Nur'a ekmekten ziyade ihtiyaç var." (Emirdağ Lâhikası)

Üstad Hazretlerinin bu ifadesinin tezahürünü ömrümüz boyunca çok kez gördük. Onlardan bir tanesi...

"Merhaba;

İsmim ....., Dokuz yaşımda babamı, altı şubat depreminde ablam ve iki kız kardeşi kaybettim. Annem çok şükür enkazdan yaralı olarak kurtuldu. Bu kayıpların beni cezaevinde ne kadar etkilediğini kelimelerle anlatmam mümkün değil. Ancak geçen bu süreçte manevi olarak tutunacak bir dal aradım. Çünkü kardeşlerimin toprak altında çürüdüğünü ve yok olduklarını düşünmek beni günden güne eritti.

Her ne kadar imanım olsa da aklım ve kalbim görmediği bir alemi görmek istedi. Yaşadığım bu imtihanları bir türlü anlamlandıramadım. Elimdeki imkanlar nispetinde İmam-ı Rabbani, İmam-ı Gazali ve meal gibi birkaç kitabı inceledim. Ancak meal dışındakiler yaşadığım bunalıma yönelik cevaplar dışındaydı. Her ne kadar meal iyi gelse de istidadımın çok üstünde anlamlar ihtiva ettiğinden, tefsir niteliğinde olan Risale-i Nur'a çok ihtiyacım var.

Bu ihtiyacı yaşadığım bir tevafukla ifade etmek istiyorum. Şöyle ki;

Depremden sonra ki sekiz gün boyunca üç kız kardeşim enkaz altında bekledi. Bu süre zarfında cezaevi şartları gereği haber almamız da zor oldu. Vefat haberini getiren avukat çok duygulandı ve "umarım ahiret vardır" dedi. Koğuşuma döndüğümde telefon hakkımı kullanarak annemle konuştum. Odama geldiğimde telefon görüşmesinin verdiği hisle bunaldım ve adeta içime kapandım.

Başsağlığına gelen koğuş arkadaşlarımı duymuyordum bile. Beni ablam büyüttü... Kafamın içinde sürekli "umarım ahiret vardır" sözü tekrarlanıyordu. Acım ve içimdeki boşluk tarifsizdi. Herkes odasına çekildikten sonra koğuşta kafamı dağıtması için bir arkadaşımdan kitap istedim. Onlarca kitap arasından yepyeni bir kitap verdi. Lem'alar... Daha kapağı bile açılmamıştı. O hüzünlü ruh haleti içerisindeyken ranzama oturdum ve dalgınlık içindeyken rastgele kitabın sayfasını açtım. Hiç halim olmasa da günlerce uykusuz gözlerimi ve zihnimi okumaya zorladım. Karşıma çıkan sayfada Tevbe Suresi 129. Ayetin sonrasında; "evet bu ayet bildirdi ki: madem Cenab-ı Hak var, O her şeye bedeldir. Madem O bakidir; elbette o kafidir. Bir tek cilve-i inayeti, bütün dünya yerini tutar. Ve bir cilve-i nuru mezkur üç büyük cenazeye manevi hayat verir; cenazeler olmadığını, belki vazifelerini bitirmiş, başka alemlere gitmiş olduklarını gösteriyor." Şeklinde bir paragraf karşıma çıktı.