Hayatı muhafaza meselesi

H.Muharrem Okur Arda Bilik

1970'lerden beri neşriyat faaliyetlerinde bulunan bizler, cemiyetimiz ile çok yakından alakadarız.

Uzun yıllardır da oluşturduğumuz ekibimiz ile Kur'ân tefsiri Risale-i Nurlar başta olmak üzere Yeni Asya Neşriyat'ın yayınlarını toplumun her kesimine ulaştırma gayretiyle saha faaliyetleri yapıyoruz.

Özellikle son yıllarda toplumumuzun genelinde çok daha temel imanî aksaklıkları saymazsak ihlâs ve uhuvvet, yani kardeşlik konularının son derece zarar gördüğünü müşahede ediyoruz. Kendi iç bünyemizde de maalesef aynı durum ve tehlikeler geçerli. Ötekileştirme, kendi fikrinin üstünlüğünü nazara alarak karşısındakini hor görme, kendi haklılığına sıkı sıkıya bağlılıkla empatiden uzaklaşma, kendi mesleğinden başka meslekleri butlan ile itham etmeye varacak kadar maalesef ileri gidilebiliyor.

Hoşgörü, lütufkârane muamele, empati kurabilmek, karşıdakini anlayabilmek, kendi nefsî hislerinden sıyrılarak olaylara ve kişilere objektif bakabilmek, kucaklayıcı yaklaşım, vs. özlediğimiz ve aradığımız hasletlerden. Buna karşı "İhlâs" ve "Uhuvvet" Risaleleri'ne özel bir ihtimam gösterilerek oradaki düsturlar acilen hayatımıza tatbik edilmeyi bekliyor.

"Hayat-ı maneviye ve sıhhat-ı ubudiyet, adavet düşmanlık ve inat ile sarsılır. Çünkü vasıta-i halâs ve vesile-i necat olan"ihlâs" zayi olur. Zira tarafgir bir muannid inatçı, kendi a'mal-i hayriyesinde hasmına tefevvuk üstünlük ister.

Hâlisen livechillah amele pek de muvaffak olamaz. Hem hüküm ve muamelâtında tarafgirini tercih eder, adalet edemez. İşte ef'al ve a'mâl-i hayriyenin esasları olan 'ihlâs' ve 'adalet', husumet ve adavetle kaybolur."1 şeklinde özetlenen "Uhuvvet Risalesi"ndeki Altıncı Vecih, uhuvvet ile ihlâs arasında ayrılmaz bir bağ bulunduğunu ve düşmanlık beslemenin ve inadın manevî hayatı bitirmeye kadar gidebileceğini dikkatlere sunar.