Eli boş dönmeyen ihtiyarlar

H. Muharrem Okur Arda Bilik

"Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar sel gibi üzerinize dökülecekti" (1)

İçtimaî hayatta hepimiz aynı gemideyiz. Tecrübeli yaşlılarımız da bu geminin belki de en önemli fertlerinden. Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Lem'alar eserine aldığı yukarıdaki hadis-i şerifte ifade edildiği gibi ihtiyarlarımız; âdeta belaların sel gibi üzerimize dökülmesine mâni olan setler, çınarlar, dağlar gibidir. Bazı "Yaş yetmiş, iş bitmiş" gibi manasız ve asılsız ifadelerin maalesef toplumumuzda kullanılmaktadır.

Malumunuz Peygamber Efendimize peygamberlik vazifesi kırk yaşında verilmiştir. En kemal ve en güzel bir yaşı karşılayan kırklı yaşlar ve sonrası, kişinin kemal bulmasıyla en verimli zamanlarını yaşamasına vesile oluyor. Genç bir kimseden daha verimli işlere ekseriyetle bu yaşlardan sonra imza atılıyor.

Ingmar Bergman, "Yaşlanmak bir dağa tırmanmaya benzer. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır, ama görüş açınız genişler." sözü çerçevesinde, yaş ilerledikçe hâdiselere daha geniş perspektiften bakmanın neticesinde daha sağlıklı muhakemeler ve itidalli yaklaşımlar ortaya konulabilir. Dolayısıyla ihtiyarlarımız, hususan iman hizmetinde bu davamızın çilesini çekmiş olanlarımız, son derece hürmete, şefkate, saygıya lâyık olmalarıyla birlikte daima tecrübelerinden istifade edilmesi icap eden birer danışman hüviyetindeler.

Tüm bunlara ilâveten çeşitli ve zarurî hikmetlere binaen "Bu ihtiyarlığımın en sıkıntılı bir senesini, gençliğimin en ferahlı on senesine değiştirmem" (2) buyuran Üstadımızın ifadesiyle de ihtiyarlık övünülecek bir hale bürünüyor.