H. MUHARREM OKUR - ARDA BİLİK
Son yıllarda dünyamız, Âlem-i İslâm ve ülkemiz zaman ve mekân gözetmeksizin gerçekleşen ve çok çeşitli olan musibetlerin kıskacında. Yangınlar, depremler, kazalar, yağmursuzluk bunlardan bazıları. Yüreklerimizin dayanamadığı hâdiseleri her gün görmeye devam ediyoruz. Sanki hiçbir şey olmamış, hiçbir şey yaşanmamış, hiç ders alınmamış gibi aynı musibetlerin benzerlerini yaşıyoruz. Bu, toplumumuzun okuması ve yorumlayarak gerekli dersleri çıkarması gereken bir tablo.
Beşerî kanunların, sistemlerin, yorumların aciz ve eksik kaldığı, yaptırımlarının yeterli sistemsel düzelmeyi sağlayamadığı gayet açık ve net. Cenab-ı Hakk'ın koyduğu fıtrat kanunlarına yani fen ve sanat kurallarına uygun hayat tarzına toplumumuzun geçememesi bu musibetlerin şiddetini arttırıyor. Dolayısıyla ancak dünyevî problemlerimizin da tamamına sağlam çözümler sunan semavî ikazlara kulak vererek bu musibetlerin kıskacından kurtulabiliriz. Risale-i Nurlarda bu umumî musibetlerle ilgili son derece kritik bir analiz var:
"Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle; ekser nâsın o zalim eşhasın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla manen iştirak eder, musibet-i âmmeye sebebiyet verir." (1)
Yani bazı kişilerin hatalarından doğan musibetlerin bütün memlekete yayılmasının sebebi; halkın çoğunluğunun bu zulüm hareketlerine fiilen destek vermeleri, maddî-manevî, dolaylı ya da doğrudan yardımları, iltihak yoluyla, yani zulüm cephesinde görev almakla ya da iltizam ile fiilen görev almadan, kalben destek vermeleri...
Kur'ân-ı Azimüşşan, değil, zulüm yapmayı, zulme edna bir meyil ve rıza göstermeyi bile şiddetle yasaklamıştır. Resul-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm ise bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmakta:
"Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse diliyle onun kötülüğünü söylesin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir." 2
Dolayısıyla şu şekilde bir yorum getirmek mümkün olabilir: Bir kötülüğü kuvvet kullanarak defetmek idarenin, kolluk kuvvetlerinin, yönetimin vazifesi ise dil ile düzeltmek yani tebliğ vazifesini yapıp insanları irşat etmek, yayınlar yapmak, kamuoyu oluşturmak âlimlerin, kalben buğz ise en alt seviyede bu vazifelerde bulunmayan halkın görevidir.