NEXT

İstanbul'un nüfusu kaç Son sayıma göre 16 milyon. 15 milyon 850 bin ama hadi biz yuvarlayalım 16 milyon diyelim. Diyelim demesine ama herkesin tahmin ettiği bu sayının çok üzerinde... Göçmeni, kaçağı, günlük gelip gideni kayıt dışı yaşayanı... 18 milyon... Su içinde... Hatta 20 milyon tahmin edenler bile var. Peki Avrupa'da şehirlerin nüfusu nasıl En kalabalığı Londra... O da dünyanın 4 bir yanından göçmen akını olmasına karşın İstanbul'un sadece yarısı... 9 milyon... Londra'dan sonra iyice aşağı doğru iniyor nüfuslar. Berlin'in 3 milyon 700 bin... Madrid'in 3 milyon 200 bin... Koca İtalya'nın Başkenti Roma'nın nüfusu sadece 2 milyon 800 bin... Bizim burdan bakınca hap kadar... Kadıköy'le Üsküdar'ı topla... Anca... Paris 2 milyon... Viyana 1 milyon 900 bin... Kalan şehirler çok daha az. 300 bin olan da var... 200 bin olan da... Mesela İtalya... Ülke nüfusu nerdeyse bize yakın... 60 milyon... Ama 20 bölgede şehirlere nerdeyse eşit ayrılmış. En kalabalık şehir 3 milyon bile değil... O yüzden Verona'ya gidince başka bir yaşam, Napoli'ye inince başka... Hepsinin kendine has yaşamı ve kültürü oluşmuş. Üst üste tıkış tıkış değiller... Trafik sorunu nerdeyse yok gibi... 3-4 milyonun üstündeki bir yerleşime kent diyebilir miyiz Yani ortak bir kültürden, bir dokudan bir kent kimliğinden söz edebilir miyiz Örneğin... Kente gelen bir festivalin konuşulmadığı... Bir konserin herkeste ortak tat bırakmadığı... Veya ne bileyim... Ortak mekanların ortak duyguların oluşmadığı yere kent diyebilir miyiz Birbirinden tamamen bağlantısız kalabalıkların üst üste yaşadığı... Daha doğrusu hayatta kalmak için çabaladığı bir mega köydür İstanbul. O kadar kalabalık ve o kadar üst üstedir ki, yanı başınızda bir felaket yaşansa bile hayat 10 adım ötede kaldığı yerden devam eder. Kimsenin durup dinlemeye, anlamaya veya üzülmeye hali ve zamanı yoktur. Sıradaki gelsin... Zaten çağımız NEXT çağıdır... İlişkiler, işler, insanlar... Oldu oldu... Olmadı... Sonrakine geç... Bunun adı NEXT Çağıdır... NEXT çağında insan, zamana ve koşullara yenik düşmüştür. Ne durup dinlemeye ne de duyumsamaya vakti yoktur. Otobandan hızla akan arabaların yol kenarındaki yaşlı amcayla kurduğu göz teması kadardır merhameti, üzüntüsü... Saniyeler içinde o duygu yerini başka düşüncelere ve duygulara bırakır... Dünyanın