NATO VETO

S400 'leri yeni aldığımız günlerdi. Akşamları tüm haber kanallarında sürekli bu konuyu tartışıyorduk. Habertürk Tv'deyim. Dedim ki " Hem NATO'da kalıp hem de NATO dışı bir güvenlik sitemi almamız çok şaşırtıcı... Emlakçı tabiriyle söyleyecek olursak; Hem dağ manzarası, hem göl manzarası olmaz" dedim. Karşımda emekli bir korgeneralimiz vardı. Bu örneğimi pek sevdi ama kendi görüşünü de ekledi. "Bazen olur öyle..." Evet... Hem NATO'dayız...Hem de Avrasya bloğuyla yol yürüyoruz. Bu ilginç stratejinin Türkiye'deki kuramcılarından Prof. Hasan Ünal'a sordum. "Hocam böyle bir şey mümkün mü Ve dahası bu durum sürdürülebilir mi Hem NATO'da kalıp hem de Avrasya ile işbirliğimizi sürdürebilir miyiz İşte Cevapları... Prof. Hasan Ünal : Sürdürülebilir. Çok kutuplu dünyada çok daha kolay... Hiçbir sorun yok. Biz Soğuk Savaş'ta buna yakın politikalar ürettik. 1964'te Sovyetlerle ilgili temel tezimiz şuydu: Biz Sovyetler Birliği ile ilişkilerimizi ekonomik ve ticari alanda, özellikle ağır sanayi ve gıda alanında olabildiğince geliştireceğiz ama NATO'dan çıkmayacağız. Bir de Amerika'nın uzak karakolu gibi hareket etmeyeceğiz. NATO'nun içindeki karar alma mekanizmasında veto hakkımız olduğu için aleyhimize bir karar alınmasına mani oluruz. Dolayısıyla NATO ayrı şey, Amerika'nın uzak karakolu haline gelmek ayrı bir şey. Bütün ağır sanayi yatırımlarında Sovyetlerin ya doğrudan ya büyük ölçüde ya kredi yoluyla ya teknoloji ile hepsiyle birlikte payı var. Biz de bunları domates, biber, salatalık, portakalla, ödedik. Bizim stratejimiz şu olmalı... NATO'dan çıkmamıza gerek yok. Çünkü o ister gevezelik yerine dönüşsün ister Münih bira festivaline dönüşsün. Biz orada olmalıyız. Bir ayağımız orada olmalı. Orada ne olduğunu bilmeliyiz, ne tartışıldığını görmeliyiz. Ama orada her şeye evet demek zorunda değiliz. Zaten Yunanistan'la ilgili tartışmalarımızı da, anlaşmazlıklarımızı da bunu yapıyoruz. Bunu başka alanlara da taşıyabiliriz. Ama böyle her şeye hayır diyerek marjinalleşmemek lazım. O zaman bizim her şeye hayır diyeceğimiz üzerinden hesap yapmaya başlarlar. Orada çok öngörülebilir olmamız lazım. Ulusal çıkar