Beyin göçü

İnsani yardım elbette bir görevdir. Savaştan kaçan afetten kaçan kim olursa olsun, kapılarını açarsın. Ama... İşte aması var.... Şartsız... İstisnasız... Kuralsız... Değil... Mülteci kamplarında... Geçici olarak barındırırsın... Sonra da uluslararası hukuka uygun bir şekilde hal çaresine bakarsın. Yoksa onlar da bizim kardeşimiz diyerek kapını ardına kadar açarsan yiyecek ekmeğe muhtaç kalırsın. Dünyanın gelişmiş ülkeleri... ABD... İngiltere... Almanya... Avustralya... vs... Göçmen alacaklarsa sınırlı sayıda alırlar... Ve bir de yetişmiş insan göçü isterler... Yani... Eğitimli... Yetenekli... Becerisi olan... Göçmenleri isterler... Yani göç dalgasını kendi lehlerine bir beyin göçüne çevirirler... Tıpkı zamanında ulu önderimiz Atatürk'ün yaptığı gibi. 12 Aralık 1931 Üniversite reformu yapılması için bir profesör görevlendirildi. İsviçreli Yahudi pedagoji profesörü Albert Malche'ydi. Malche için özel bir kararname çıkarıldı. Tarihe dikkat ediniz lütfen. Yani henüz Avrupa'da Yahudilere dönük bir baskı başlamamış. Malche'ye "Islahat Müşaviri" ünvanı verildi. Ve sözleşme imzalandı. Prof. Malche hemen kolları sıvadı. Mayıs 1932 de bir ıslahat projesi hazırladı. Üniversiteler yeniden yapılandırılacaktı. 1933'de Üniversite Kanunu çıkartıldı. Bakınız... Adolf Hitler şansölyeliğini 30 Ocak 1933'de ilan etti. Ve 15 Mart'ta 3. Reich'ı kurduğunu tüm dünyaya duyurdu. Almanya'daki Yahudi boykotu ve toplama kamplarının açılması tam 50 gün sonradır. Yani 20 Mart 1933. Biz ise tam 2 yıl önce üniversite reformu için düğmeye basmış ve Yahudi Profesör Malche'yle yola çıkmıştık. Kronoloji çok önemli olduğu için üzerinde ısrarla duruyorum. 1933 yılının nisan ayı... Yahudi akademisyenleri emekliye sevk eden kanun yürürlüğe girdi. 1933 Mayıs ayı... Yani bir ay sonra... Türk üniversitelerine yurtdışından öğretim elemanı sağlayan kanun kabul edildi. Devam ediyorum. Tam 36 gün sonra... Milli Eğitim Bakanımız Dr. Reşit Galip ile Yahudi Prof. Philipp Schwartz arasında kovulan Yahudi bilim adamlarına Türkiye'de görev verilmesini sağlayacak bir protokol imzalandı. Sanki bir düğmeye basılmış ve eş zamanlı olarak Yahudi bilim adamlarına Almanya ve Avrupa kapıları kapanırken, aynı anda Türkiye kapıları ardına kadar açılıyordu. "Bu dönemde Yahudiler için didinen, çırpınan ülke Türkiye olmuştur. Hatta tek ülke Türkiye idi. Almanya'da işten çıkarılan, sınırdışı edilen, malına mülküne el konulan Yahudi doktorlara, profesörlere iş veren, onları güvenli Türkiye'ye çekip koruyan ve oldukça dolgun maaşlara bağlayan Türkiye olmuştur" Türk Yahudiler Cilt 2 Bilal Şimşir sf.397 Yahudiler için Avrupa'da tehlike çanlarının çalması, onların bu durumun vahametini fark etmeleri, kaçmaya başlamaları ve dahası yurtdışında örgütlenmeleri... Ve nihayet Türkiye'nin onları kabulü... İş olanağı sağlaması... Hepsi 2 ay...! Işık hızına bakar mısınız Yardım cemiyetinin başındaki isim Philipp Schwartz idi. Ankara protokolüne 6 Temmuz 1933 günü imza koydu. Ve yağmur başladı. Merkez üs İstanbul Üniversitesi'ydi. Tıp fakültesinden başlayalım...