2025'in son derbisinin galibi Beşiktaş. Ama onca sıkıntının ardından sadece küçük bir teselli bu. ünkü bu galibiyet ne Beşiktaş'ın oyunundaki eksiklikleri görmemizi engelliyor ne de geleceğe dair şüphelerimizi yok ediyor. Takımın durumu ortada. Son derece dengesiz, birlikte yeterince zaman geçirmemiş, dolayısıyla oyunu ve dizilişi oturmamış bir kadro var elde. Cerny, Abraham ve Orkun'un bireysel becerilerine kalmış her şey. Oyun içinde dalgalanmalar, skorlarda dalgalanmalar hep bu yüzden. "Bireysel hata" gibi ucuz mazeretlerden değil.
Sorunun kökeninde sürekli değişen yönetimler, sürekli değişen teknik kadrolar ve sürekli değişen oyuncu kadrosu yatıyor. Serdal Adalı ve ekibi tam da bu istikrarsızlığa artık bir son vermeyi vadederek yönetime gelmişti. Başlangıçta bu yolda doğru adımlar da atıldı. Ne var ki bu yol sabır isteyen en başta da vizyon ve dirayet isteyen bir yoldu. Ama ne olduysa kulübün arsasını inşaata açarak fon yaratma imkânı doğunca oldu. Baskılara boyun eğildi ve kısa vadeli günü kurtarma planlarına dönüldü. Ve takımı oturtmak için daha fazla zamana ve sabra ihtiyaç duyan Solskjaer'in kuyusu kazıldı, ardından Sergen Yalçın geldi. Şimdi Yalçın, TV ekranında takımın eksiklerini sıralayıp Solskjaer'i eleştirirken sarf ettiği sözlerin benzerlerine kendisi maruz kalıyor. Mesela uzun uzun "Bir takım 10 kişi kaldığında nasıl oynatılması gerektiğini bilen kimse yok" mealinde eleştiriler yapmıştı. Beşiktaş'ın başına geldiğinde bu konuda en kötü performansı kendisi gösterdi. Ekranda kötü oyundan Solskjaer'i sorumlu tutarken şimdi gelinen noktada tüm başarısızlığı kadronun yetersizliğine bağlıyor ve ara transferde 4-6, yaz transferlerinde 4-6 futbolcuya ihtiyaç olduğunu söylüyor. Yani yine döndük "yapboz", "dene yanıl" sistemine.

14