Rotasız Beşiktaş

Beşiktaş'ta Santos'un gelişi büyük bir umut yaratmıştı. Öyle ya "beden eğitimi öğretmenlerinden" sonra herkesin bildiği bir teknik direktör vardı artık Beşiktaş'ın başında. Sevinç bu yüzdendi. Tam da bize göreydi bu tablo. Malum bizim için önemli olan nitelik değil isimdi. Futbolcu alırken de teknik direktör seçerken de. Nedense hiç kafamızı çevirip futbolda başarılı kulüpler kimlerle çalışıyor diye bakmadık. İşte De Zerbi. Önce Ukrayna'ya gitti sonra Brington'a geldi. Şimdi oynattığı futbolun ardından birçok büyük kulüp onun peşinde. İşte Montella. Neyse ki TFF kırk yılda bir iyi bir iş yaptı da A Milli Takım'a getirdi onu. İşte Farioli. Bizim büyük kulüplerimiz onu da görmedi ama Nice gördü nedense. Şimdi o da Fransa'da.

Peki biz neden böyleyiz Niye hep günü kurtarabilmek için şöhretli isimlerin peşindeyiz

Oysa ki Beşiktaş'ın yeni yönetimi 2000 sonrası yönetimleri karalayarak onların yaptıklarını yapmayacağına söz vererek seçilmişti. Ama yelpazeyi genişletip tüm beklentilere yeşil ışık yakınca şimdi büyük çıkmazdalar. Müptezel aracılara yaslanmış durumdalar. Taraftar büyük isimler istiyor, medya zaten kendi şovunun peşinde. Sonuçta Santos gibi bir hoca Beşiktaş'ın ihtiyaçları hiç gözetilmeden getiriliyor. Bakıldığında Beşiktaş'ın Santos'a değil, Santos'un Beşiktaş'a ihtiyacı olduğu apaçık ortada. Uzun yıllar milli takımlar yönetmiş, son olarak Polonya'yı mucizevi biçimde Avrupa finallerine götürememiş bir hoca, bu bir. Futbol anlayışı gol yememe sonra fırsat çıkarsa bir gol atma üzerine kurulu, bu iki. Ayrıca artık emekli olmuş bu da üç. İlk iki maçta Beşiktaş farklı galibiyetler alınca