Göz göre göre
Futbolda sürekli tartışılan bir konu "skoru koruma" meselesi. Tartışılır ama sahada hemen hemen her takım ve her teknik direktör savunmacı futbolcu sayısını artırarak skorun korunabileceğini kanıtlamaya çalışır. Ve ilginçtir hemen hemen her bu çeşit uygulama da fiyasko ile sonuçlanır. Rakibi üzerine çekmek, oyunu kendi ceza alanında oynamak çok yorucu ve risklidir çünkü. Ama "En iyi savunma saldırıdır" sözü de bir yandan dillerde dolaşır durur. Ne zaman bir takım öne geçer özellikle de maçın bitimine az bir zaman kalmıştır; sanki otomatiğe bağlanmış gibi skor koruma gerekçesiyle geri çekilir. Bir söyleşide Metin Tekin, "En korktuğum skor 2-1 önde olmak" demişti bana yıllar önce. Futbolcular sahada puan kaybetme korkusu yaşarken taraftarlar da ecel terleri dökmeye başlar böylesi durumlarda. Ve teknik direktörlerin skoru korumak için savunmacı sayısını artırması, takımın geriye yaslanması alışkanlığı devam ediyor. Modern futbolda "Toplu hücum toplu savunma" gerekliliği de bilinen bir gerçekken.
RAKİBE DAVETİYEİşte geçen haftanın Bournemouth-Arsenal maçı. Tamam Arsenal 29'da 10 kişi kalmıştı ama henüz skor 0-0'dı. Maçı 2-0 kaybetmesinde 10 kişiyle de hücum futbolu oynanabileceğini bilmemesi yatıyordu. Geri çekildi ve makus kaderini bekledi. İşte Samsunspor-Fenerbahçe maçı. Tamam soru işaretli hakem kararları var ama Fenerbahçe'nin her öne geçtiğinde geri çekilmesi ve topu rakibe vermesiyle skorun 2-2'ye gelmesinde bu futbol anlayışının etkisi hiç yok muydu
KONTROLLÜ FUTBOL BAŞKAİşte tam burada yine bir kafa karışıklığı yaratan konuya geldik. Gol yememek için savunmaya çekilmek ile kontrollü oynayarak oyunu elinde tutmak arasındaki fark. Bu farkı